“Yaşamın İnsana sunduğu en önemli özellik nedir?”
Bu soruya pek çok cevap verebiliriz elbette, ancak benim bugün seçtiğim cevap:“Düşünebilme kapasitesi.”
Asırlar önce ‘Düşünüyorum o halde varım’ demiş Descartes ve biz bunun anlamını ne kadar kavrayabilmişiz acaba merak ediyorum?
- Düşünmek nedir? Nereden biliriz düşünmekte olduğumuzu?
- Siz düşünmekte olduğunuzu tam olarak nasıl anlıyorsunuz?
- Düşünmek bir fiil, eylem yani yapılan, uygulanan bir şey ve insan için doğal diyebilir miyiz?
Eğer sabah kaltığımız andan başlayarak duş almayı, giyinmeyi, kahvaltı etmeyi, günlük yapılacak işleri ajandaları taramayı ve tüm iş planlarımızı, sonrasında neler yapacağımızı, kiminle neyi nasıl konuşacağımızı, yaklaşan hafta sonu için ailemizle geçireceğimiz zamanı, yakınımızın doğum günü için hazırlayacağımız sürprizi düşünüyor ve tüm bunları da ‘düşünmek’ olarak tanımlıyorsak;‘evet’ bir fiil doğru, doğal bir süreç ve ‘zaten nasılsa doğalımız gereği düşünmekteyiz’ diyebiliriz.
Oysa şimdi kulağımda bir fısıltı ile Descartes’ın bu cevabımıza şunları söylemekte olduğunu duyuyorum: ‘Buysa sizin düşünmekle tanımladığınız o zaman aynı sayfadan, pencereden hatta dünya gözlüğünden bakmıyoruz dünyaya….’
Nedir o halde ‘düşünmek’?
Düşünce kapasitemiz bir anlamda hem uzaya, hem de dünyanın derinliklerine seyahate benzer. İkisinde de ulaşılacak yere henüz ulaşılmış değildir, ikisi de bilinmezlikle birlikte merakla keşif getirir. İkisinde de rastgele ötesi bir seçim, karar, emek vardır. İkisi de şaşırtıcı sürprizlerle doludur, canlıdır ve değişkendir. Hepsinden önemlisi ikisi de gerçekten istemek ve odaklanmakla ulaşılabilecek yerlerdir.
Gerçekten düşünmek; öncelikle türümüzün en önemli özelliği olan kendine dışardan bakabilme ve düşüncesi üzerine düşünebilmektir. Sonuçta var olan İNSAN potansiyelimizi yaşama yansıtabilme araçlarımızın en güçlüsüdür ve belki de gerçekten ünlü düşünürün dediği gibi varoluşun kendisidir.
Gerçekten düşünebilmeyi iki yönde yapabiliriz. Birincisi kendimizle ilgili tüm davranış ve düşüncelerimiz üzerine sanki bir başkası gibi, olabildiğince objektif bakarak düşünmek. Kendi derinliklerimizi, İNSAN olmanın ne anlama geldiğini daha fazla anlamlandırabilmek. Neyi ne amaçla yapmakta olduğumuzu, en derinlerde bizi yöneten dürtülerimizi, değerlerimizi ve aslında var oluşumuzun temelini fark edebilmek, kim olduğumuzu bu dünyada ne yapmakta olduğumuz olgusunu anlamak.
Diğer yön ise henüz fark etmediğimiz ve belki de dünyaya da yenilik getirebilecek hayaller, yaratıcı fikirler, innovatif, girişimci yenilikler, yapılmamışı, henüz fark edilmemiş olanı fark edip geliştirebilecek düşünceler üretmek.
‘Gerçekten Düşünmek’en az iki yönlü bir gelişim sürecidir. Dünyanın derinliklerine doğru olan, İNSAN olarak bizi geliştirir. Uzaya doğru olan ise dünyamızı değiştirir.
Her iki yöne de istediğimiz kadar ve istediğimiz zaman gidebiliriz. Bunun için elimizdeki en güçlü araç ‘odaklı’ düşünebilmektir. Onun adını siz benden daha iyi biliyorsunuzJ
O halde kendinize bir düşünme yönü ve sizi güçlü sorularla bu yöne odaklayacak, yargı ve yorumdan uzak, sizi derinden dinleyerek, derin düşündürecek bir de yol arkadaşı seçin…
Keşiflerle dolu iyi yolcuklar!
2017 size sizi fark ettirsin ve çevrenize dünyaya yepyeni düşüncelerinizle katkı sağlayacağınız üretken bir yıl olsun.
Dr. Zerrin Başer
Denge Merkezi Ailesi Üyesi
18 Ocak 2017 İstanbul