Yaşam insana deneyim alanı sunar ve biz neyi deneyimlemek istiyorsak ‘dikkat’ ve ‘odağımızı’ oraya yönlendirerek onu yaşarız. Bir an kesitinde ortalama 4-5 birim olan dikkat alanımızın önemli bir kısmını ‘Nerede, Ne zaman ve Ne yapıyorum?’ konularına odakladığımızda, yaşamın avucumuzun içinden kayıp gittiğini fark edemeyiz bile.
‘Farkındalık’ bence yüzyılımızın en ‘tılsımlı’ kelimesi.
Tılsımlı çünkü, kelime olarak sözcüklere döküldüğü anda bize bir şey söylüyor. Herhangi bir konuda kendimize “‘………’nın farkındayım” dediğimiz an o konu her neyse – bilincimiz ağzımızdan çıkanı fark etmese bile – bir şekilde o konu bilinç dışı alanda farkındalığımıza yansıyor.
Gerçekten farkındalık nedir?
- Öncelikle zaman kavramının ne kadar göreceli olduğunu algılama kapasitemizin gelişmesidir.
- Yaşamı çoğunlukla zihnimizin oyunları ile deneyimlemekte olduğumuzu algılayabilmektir.
- Sahip olduğumuz potansiyelin düşündüğümüzün ne kadar da ötesinde olduğunu her geçen gün biraz daha deneyimleyebilmektir.
- Duygularımızı yönetebilmeyi becerebilmektir.
- O an birlikte ve iletişimde olduğumuz insanlara gerçekten o anda onları onurlandırabilecek şekilde var olduğumuzu ve onların da var olduğunu hissettirebilmektir.
- Günlük koşuşturmanın sıradanlığını bilmek ve kendimizi onun dışına alabilecek donanımımızı kullanmaya başlamış olmaktır.
- Gelişim ve değişimin her ne kadar kaçınılmaz gibi görünse de, aslında hızlandırabileceğini deneyimlemektir.
- Gökyüzünde her zaman bulutların ötesinde güneşin ışınlarının parlayarak, ayırım yapmadan her insana ulaşmakta olduğunu ve bunun metafor ötesi anlamını bilmektir.
- İnsanın doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı ve içinde bulunduğu toplumun kültürel derin kodlamasının ötesinde, her insanın sonsuz ‘İNSAN’ potansiyelini taşıdığını her deneyimle birlikte anlayabilmek ve aslında her an tüm insanlık olarak aynı havayı solumakta olduğumuzu bilmektir.
- Değerlerin deneyimlenerek yaşanıyor olmasının damarlarımızda akan ‘kan’ın hakkını vermek olduğunu anlamaktır.
- İnsanın en önemli yaşam aracının, potansiyelinin düşünmek, sorgulamak ve üzerine yeni bir şeyler yaratabilmek olduğunu deneyimleyebilmektir.
- Gelişimin sadece ‘teknoloji’ olmadığını, insan potansiyelinde en az buna eşdeğer gelişimi sağlamanın dünyada varlığımızı sürdürmek için ne kadar önemli olduğunu algılamaktır.
- Geçmiş ve geleceğin aslında ‘an’ deneyiminde tam olarak var olduğunu deneyimlemektir.
- Hayal kurarak arzu edilen geleceği yaratma potansiyelinin gerçekte o ‘an’ın potansiyelini harekete geçirmek olduğunu bilmektir.
- İnsanın herhangi bir durumda alternatiflerinin, seçeneklerinin ne kadar sınırsız olduğunu keşfetmektir.
- Kendini düşüncenin ve sınırlayıcı inançların hapishanesine kilitlemenin ne kadar kolay olabileceğini ve oradan çıkmanın da en az o kadar kolay olduğunu görebilmektir.
Farkındalık; yaşamın bize bizi metaforlarla anlattığını, rüyalarımızın kedimize dair en güçlü ‘farkındalık metafor’ları olduğunu ve onları ancak yöntemini bilirsek kendimizin çözebileceğini bilmek, çözmek ve derin bilgeliğimize ulaşmaktır.
Yaşamın anlamını bilerek ve onunla hizalanarak yaşamanın ‘tılsımlı’ anahtarı, derin potansiyelimize açılan en büyük kapıdır.
Dr. Zerrin Başer, PCC
Denge Merkezi Ailesi Üyesi