Yazan: Reyhan YILMAZ / Profesyonel Erickson Koçu
Yeni aldığımız bir ürünün içinden çıkan kullanma kılavuzunu okuma alışkanlığımız pek yoktur. Her konuda uzmanız ya nasılsa. “En kötü bir kapatır, bir açarız düzelir” diye düşünürüz. Aslında doğru olan, ürünü kullanmadan önce hakkında etraflıca bilgi sahibi olmaktır.
Okuma kültürü genlerimize maalesef demeyeceğim henüz yerleşmemiş. Diğer yandan, okumanın iyi bir şey olduğunun farkındayızdır aslında. Bu yüzden çocuklarımıza “Hadi bakayım, biraz da kitap okuyun, çok oyun oynadınız telefonda” demesini biliriz. Fakat çocuklarımız bizi elimizde kitapla bir defa bile görmemiştir o ayrı konu… “Biz büyüdük canım, hem de her bir şeyi de biliyoruz ya, artık ne kitabı, sende”. Bu anlarda aklıma Cem Yılmaz’ın İngilizce hakkındaki esprisi gelir. Sonuçta herkes İngilizce biliyor.
– Ne kadar biliyorsun?
– Derdimi ifade edecek kadar.
– Derdin ne?
– I DON’T KNOW ENGLISH
İşte kendimiz hakkında bilgimiz de tam olarak bu kadar bence.
Aldığımız her şeyin içinde elbette bir kullanma kılavuzu var. En basitinden, aldığımız bir bluzun içindeki etikette ürünün nasıl ve kaç derecede yıkanması gerektiği yazar. Bu da bir nevi mini kullanma kılavuzudur.
Anne olunca çok daha iyi anlıyor insan okumanın önemini. Çocuk yetiştirmek basit bir mesuliyet değil çünkü. Fiziki bakımını elbette rahatlıkla yaparsın. Ama insanı eğitmek ayrı bir ihtisas istiyor. En küçük bir aletin içinde bile nasıl kullanılması gerektiği yazıyorsa, geleceği inşa edecek parlak bir nesil yetiştirirken çok daha fazlasının yapılması gerekmez mi?
Anne şapkam altındaki “Ben” kimim? Ailemize gelen yeni üyeyle birlikte eşimle olan ilişkim nasıl olmalı? Çocuğumu sağlıklı bir birey gibi nasıl yetiştirebilirim? Aile bir takımsa ben bu takıma ne katabilirim? Ailemizin değerleri nelerdir ve bu değerleri biz nasıl yansıtıyoruz? Tüm bu soruların cevabı ve minik mucitlerin sorabileceği sürpriz soruların cevabını bulabilmek için okumamız gerekiyordu.
Peki ama okumaya nereden başlamalı insan?
Elbette kendisinden. Benim potansiyelim ne? Ben nelerden hoşlanırım? Nelere vakit ayırmak benim için değerlidir? Daha fazla yapmak istediğim şey ne?
“Kendini okumak” deyince aklıma sayfalar dolusu fikir geliyor. Ama bunun önemini anlat deseler, Yunus Emre’nin meşhur ama üzerinde bir o kadar da düşünemediğimiz dizeleri belki en iyi yardımcı olur bize.
‘İlim, ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendin bilmezsen
Ya bu nice okumaktır?
Öncelikle, ilim kendini bilmekle başlıyor. Yani kendini okuyabilmekle. Bu noktada aklıma şu soru takılıyor:
İslamiyet’in kutsal kitabı Kuran’ın ilk sözü neydi? “OKU!”
Peki ama neyi? Bir peygambere öncelikle neden ‘OKU’ denilmişti? Çok yüzeysel anladığımız gibi ‘bir kitabı aç ve oku’ anlamında değil elbette. Öncelikle kendini oku, doğayı oku; tüm canlıları, hayvanları, bitkiler alemini oku demekti aslında bu. Ne de olsa tek başına bir insan ve koskoca bu evren bir nevi açık kitap değil miydi?
Okumaya başlamak için önce kendini çözmeli insan. Aşağıdaki birkaç sorunun cevabını verebiliyorsak eğer, okuma yolculuğunda en azından yola çıkmış sayabiliriz kendimizi diye düşünüyorum.
– Bu hayatta var olma amacım ne?
– Hayatımın her alanında olmazsa olmaz diyebileceğim üç değer nedir?
– Bu yıl ulaşmak istediğim hedeflerim neler?
Aslında derya deniz bir konu “kendini okumak”. İşte bu keyifli yolculuğa başlamak ve sağlıklı şekilde sürdürebilmek isteyenler için Koç devreye giriyor. Öncelikle, bu keşifli yolculuğa çıkan yolcuyla uyumlanarak onun iç keşiflerini yapabilmesi için gerekli alanı açıyor. Sonrasında ise bize karanlık ve karmaşık gibi görünen kendi korkularımızla ördüğümüz yola kendi ışığınızı tutmanıza ve yürümek istediğiniz yolu dilediğinizce ve kolaylıkla aydınlatmanıza aracılık ediyor. İnsanın, kendini okuyabilmesi yolculuğunda öz değerleriyle ve kararlılıkla bu yolda kalabilmesi adına deniz feneri vazifesi görüyor adeta.
Bu keşif yolculuğuna çıkan her yolcu kendine has özellikleriyle birer kaynak aslında. Tek bir soru, tek bir cevap ve tek bir yöntem yok. Mustafa Kemal Atatürk’ün geçmişten geleceğimize ışık tutan
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
mirasından anladığımız gibi asıl kaynak ve cevaplar kendi potansiyelimizde gizli. Kaynağa ulaşma yolunda ışık tutacak güçlü soruyu sormak ise işte bu noktada Koç’a emanet.
Sonuç olarak “Bir Koç gözüyle Koç kimdir?” diye bana sorarsanız Azra Kohen’in ‘Fi’ adlı kitabından bir alıntıyla cevap vermek isterim:
“Her şeyi gören göz, kendini göremez.
Kendini görmek için bir yansıma arar,
Biri, bir şey karşımızda olmazsa, seslerimiz sonsuzlukta kaybolur gider.”
İşte,
Profesyonel Koç; sesinizin sonsuzlukta kaybolmadan kendi cevabınızla birlikte yine kendinize dönmesine aracılık eden bir yansımadır diyebilirim.
Koçluk görüşmelerinizde yani keşif yolculuğunuzda bol okumalar ve aydınlanmalar diliyorum.
Not: Lütfen dikkat edin! Zira koçluk görüşmeleri sonrasındaki keşiflerin ardından kendinizle yeniden tanışacaksınız. Şimdiden hazırlıklı olun!