Makaleler

YEPYENİ BİR DÜNYA YARATMAK

BURÇİN DİDİNEDİN / 14 KASIM 2014

Profesyonel Erickson Koçu

7977215-ecological-catastrophe-of-the-earth--shallowing-of-the-oceans-and-seas

“YEPYENİ BİR DÜNYA YARATMAK” : Geleceğin Girişimci ve Liderlerine… 

Bir süre önce çok değerli öğretmenim Dr. Zerrin Başer’den NLP “Neuro Linguistic Programing”  ve Koçluk eğitimleri aldım. Bu yazıyı, eğitimde öğrendiklerim ve okuduklarımdan, kendim için çok değerli ve çevremdeki insanlarla paylaşmak istediğim bilgiler çerçevesinde kaleme aldım.

  • İnsan değerleri için yaşayan bir varlıktır.

Dünyaya geldiğimizde iki temel dürtümüz vardır. Hayatta kalmak ve mutlu olmak. Bunlar bizim en temel değerlerimizi oluşturur. Yaşadığımız deneyimler, farklı değerleri keşfetmemize yol açar. Bu sayede temel değerlerimiz çeşitlenmeye başlar. Mutluluk, sevgi, özgürlük, cesaret, var olmak gibi değerler oluştururuz.
Geçmiş deneyimlerimiz gelecek seçimlerimizi belirler. Duygusal olarak tatmin olduğumuz hazzı veya güveni tekrar yaşayacağımız seçimler yapmaya çabalarız.
Daha iyi seçimler yapmak için yeteneklerimizi geliştirdiğimiz bu süreç, öğrenme sürecidir. Yeteneklerimizin el verdiği ölçüde kimliklerimizi ve davranış modellerimizi oluştururuz. Yaptığımız hatalar bizi geliştirir, başarılar motive eder, sonuca ulaşmamızı sağlar.
Bir süre ilerledikten sonra farkına vardığımız “Bu yaşam yolunda neye ulaşmaya çalışıyorum?”sorusunun cevabı büyük ölçüde temel değerlerimizdir.

  • İnsanın potansiyeli sınırsızdır.

İnsan modelleyerek öğrenir. Bir başkasında gördüğümüzü yapabilmeyi ayna nöronlarımız sağlar. Beynimiz, karmaşık dış uyarıcıların ne dediğini öğrenmek ve anlamlandırmak için nöron yolları oluşturur. Davranışlarımız, düşünce kalıplarımız, alışkanlıklarımız zihnimizde örülü olan nöron yollarının oluşturduğu ilişki ağı ile işlemektedir. Beyinsel sistemlerimizin işleyiş şekli, mikro ölçekte insanları birbirinden farklı kılsa da, makro ölçekte insanoğlunu muhteşem özelliklere sahip kılar.
İnsanı tanıma ve NLP alanında uzmanlaşan ve aynı zamanda Erickson Coaching International’ın isim babası Dr. Milton Erickson’un prensipleri bu özellikler en iyi şekilde ifade eder. Bu prensipler şu şekilde sıralamıştır;

  • Her insan tam ve bütündür.
  • Her insan gereksinim duyduğu kaynaklara sahiptir.
  • Her davranışın altında pozitif bir niyet vardır.
  • Her insan o anda var olan en iyi seçimi yapar. 
  • Değişim kaçınılmazdır.

Beyin sistemlerimizi tanıyarak, amacına uygun ve dengeli bir şekilde kullanabiliriz. Pozitif değerlere odaklanarak, kendi nöron yollarımızdan yola çıkıp görsel zihin haritaları oluşturabiliriz. Çıkan bu büyük resmi paylaşıp geliştirdiğimizde bütünsel bakış açımız gelişir. Kendi beynimizin ötesinde, insanoğlunun sahip olduğu potansiyeli harekete geçirmiş oluruz.

  • Bakış açımız gerçekliğimizi belirler.

Her insanın yaşamı birbirinden farklı ve benzersizdir.  Varolduğumuz dünya, ona yüklediğimiz anlamlardan oluşur. Etrafımızı sarıp akan, hayata yüklediğimiz anlam ve onu ifade ediş tarzımız başka bir açıdan bakan bir gözlemciye göre farklı olabilir. Gerçeği arayan tarafımız sadece görebildiği kadarını anlamlandırırken, başka bir açıdan bakan bir gözlemci veya sonsuz sayıda gözlemci olayın sadece bir kısmını görebilir. Gerçeklik her ne kadar mutlak ve tek olsa dahi, bakış açılarımız kendi gerçekliğimizi yaratır. Yarattığımız gerçekliğimizle önümüze çıkan engel ve fırsatları kendimiz yaratırız.
İçinde yaşadığımız sistem bize bir yaşam tarzı sunuyor olabilir. Aile içinde edindiğimiz değer mimleri, gelenek ve göreneklerle bize aktarılan toplumsal değerler, ortak yaşama dair kural ve kanunlar, eğitim ve inanç sistemleri ve bu doğrultuda etkili olan düşünce kalıpları bizi kısıtlar. Hayatımızın kontrolü başkasındaymış izlenimi oluşur. Kendi öz değerlerimizin dışında neyin etkisi altında olduğumuzu bilmeden, bize zorlanan değerleri sorgulamadan kabul ettiğimiz durumlarla karşılaşabiliriz. Bu tür durumlarda, bizim için biçilen rolü kabul etmiş oluruz. Hayatımızla ilgili yazılan bu rolü beğenmesek de oynar, yaratıcılığımızı susturur ve sonucuna katlanırız. Oysa ki, hayatımızın kontrolünü kendi bilinçli farkındalığımızla elimize alarak, tam olarak ne istediğimizi bilirsek ve bunun bizim için neden değerli olduğunu sorgularsak gerçek seçimimizi yapmış oluruz. Yaşantımız boyunca kendi gerçekliğimizi yaratır ve onun içine girip oynarız.
Kendi yolumuzu bulmak için bakış açımızı genişletebilir ve içimizden gelen sese kulak verebiliriz.
Öznel bakış açımızı kabul etmek ve onun ötesine gidebilme isteği bakış açımızı genişletir. Kendimize ve olaylara dışardan bakabilme becerimiz bize tam ve bütün olma yolunda bir kapı açar. Zihinsel farkındalığımız, bu kapının da arkasında aynı olayları yaşayan başka insanların hissettiklerini hissetmek, varlığımızın tüm zamanlardaki yolculuğunu görebilmek, daha da ötede, geleceğimizi, potansiyelimizi tahmin edebilmek genişlememizi sağlar. Bilincimizi yükselttiğimiz ölçüde diğer insanlara, ve de insanlığa bakabilmek, herşeyin ötesinde, insanlığın yolunun nereden nereye gittiğini görebilmek bizi mutlak gerçekliğe ulaştırabilir.

  • Gerçekliği Yaratmak

Evren dengededir. Fizik yasaları çerçevesinde işleyen bir düzene sahiptir. Düzenin bozulduğu ölçekte yapısını değiştirerek dengeye ulaşır.
Yaşamda da değişim ve denge döngüsü kaçınılmazdır. Doğada var olan düzensizlik, kararlılık, çekim gibi yasalar Dünya üzerinde, ağır ama sürekli bir değişimi devam ettirir.
Farklılıklar, çeşitlilik ve çok seslilik sağlar. Doğada rekabetin ötesinde uyum ve evrimle desteklenen sürekli gelişim vardır. İnsana özgü olan başarı kavramı, doğada yerini olasılıklara bırakır. Milyonlarca yumurtadan çıkan kaplumbağaların çok az kısmı denize ulaşabilir veya evrimleşen ve hayatta kalabilen türlerin sayısı, yok olanların yanında ihmal edilebilir.
İnsanın, evrende başka yaşam formları olabileceğini farketmesi, ve hatta dünya ötesinde zeki yaşam olasılığı gerçeğini algılaması, her soruna aynı çözümü üreten zihnimizin, farklı durumlarda farklı ve benzersiz sonsuz olasılıkta çözümler olabileceğini kavramasına yardımcı olur.
İnsanın yanlız olmadığını, çok daha büyük ve sonsuz bir düzenin parçası olduğunu anlaması, içsel olarak derinleşmesini, zihinsel olarak da genişlemesini sağlar. Bu derinleşme sürecinde değerlerini farketmek büyük mutluluk verir. Aslında yaşamda ulaşmaya çalıştığı hedefin mutluluk ve sevgi olduğunu kavrayabilir. Paylaşmanın, insanca yaşamanın en önemli unsuru olduğunu görür.

Makro bakış açısındaki bu genişleme, insanın dünyaya olan bakış açısını etkiler. Evrende olduğu gibi, ekonomik, sosyal, politik, teknolojik, ekolojik sistemler ve düzenekler sürekli değişir, dönüşür ve evrilir. Bu değişim devam ederken, toplumsal değerlerde, alışkanlıklarda, yaşam biçimlerinde ani sıçramalar veya kırılımlar gerçekleşir. İhtiyaçlar bir anda dönüşebilir.
Her ne kadar finansal göstergeler düşüşte ve dünya üzerinde krizin devam ettiği söylense de, dünyanın mutluluk endeksi sürekli artmaktadır. Buna paralel olarak, Dünya üzerinde yaşayan insanların bilinç seviyesi de hızla artmaktadır. Dünya şu anda algılarımızın ötesinde kendisine yepyeni bir gerçeklik yaratmaktadır.
Bu dönüşüm sırasında yeni ihtiyaçlara cevap verebilecek çözüm arayışları ortaya çıkar. Ve en iyi çözüm olasılıkları en yeni sistemleri oluşturur. Hızlı dönüşen dünyada değişime en hızlı ayak uyduranlar genç bireyler olur. Ve hatta mevcudu bir kenara koyarak, kendi yaşam tarzlarını, eğlencelerini, dillerini, ritüellerini yaratmak isterler. Doğal olarak değişime direnen ve bunun için mücadele eden toplumun bir kesimi ile karşılıklı bir kırılma yaşanabilir.
Bu kırılmalarda ortaya milyonlarca fırsat çıkar. Yepyeni olasılıklar doğar, tıpkı baharda çiçeklerin sonsuz tohum atmaları gibi. Yaşam yeni bireylerini doğaya salar. Az sayıda tohum tutunur, filizlenir ve yoluna devam eder. Dünyamız milyarlarca yıllık tarihinde, hiçbir zaman geçtiğimiz yirmi senelik süreç kadar hızlı değişmemiştir. Bu değişim, teknoloji aracılığı ile her geçen sürede çok daha hızlanarak devam etmektedir.

Bu değişim, dünyanın kaynakları ile barışık, barış içinde yaşamayı seçen, tüketmek yerine üretmeyi ve paylaşmayı seçen bireyleri ortaya çıkaracaktır. Her an milyonlarca fırsatın dünyaya yağmakta olduğunu zihinsel olarak farkedip tutabilen bireyler kendilerine sunulan sıradan bir hayat yerine yepyeni ve yaşanabilir bir dünya hayaline sahip çıkarak onun değişimine destek olmaktadırlar. Bu değişimi desteklemek ve içinde varolmak üzere, beslememiz ve paylaşmamız gereken ortak değerlerimiz şu şekilde sayılabilir;

  • İleriyi görerek değişimi sezen ve yeniliği yaratan, 
  • Değişimi yönetirken birleştirici ve bütünsel yaklaşabilen, 
  • Olumlu düşünebilen ve çevresini etkileyen, 
  • Hayale tutkuyla bağlı kalarak harekete geçen, 
  • Kendini ifade ederken sükunetle dinleyebilen, 
  • Çözüme giden en iyi seçenekleri oluşturabilen, 
  • Karar verirken esnek olabilen ve uzlaşabilen
“Bu değerlere sahip bireyler biraraya gelerek, İnsanlığın Dünya tarihindeki en önemli evrim basamağını atlamasında liderlik edeceklerdir.”

 

Geleceğin girişimcileri ve liderlerine sevgilerimle…