Bazen tek bir soru, bir insanın hayatını değiştirebilir. Hiç beklemediğimiz bir anda sorulan güçlü bir soru, zihnimizde bir ampul yakar; görünmeyen bir kapıyı aralar, yeni bir farkındalık alanı yaratır. Soruların gücü sadece cevaplarda değil, bizi düşünmeye, hissetmeye ve yeniden anlamaya zorlamasında yatar. İşte bu yüzden koçluk, yalnızca bir rehberlik değil; dönüşüm başlatan soruların sanatıdır.
Koçluk sürecinin merkezinde, bireyin kendi cevaplarını bulmasını sağlayan güçlü ve anlamlı sorular yer alır. Uluslararası Koçluk Federasyonu (ICF), bu soruların düşünmeyi teşvik eden, çözüm odaklı ve ileriye dönük olması gerektiğini vurgular. Bu yaklaşım, bireyin içsel potansiyelini fark etmesini ve hayatında kendi kararlarının etkisini derinlemesine kavramasını mümkün kılar.
Psikolog Carl Rogers,
Bir insan gerçekten dinlendiğinde ve anlaşıldığında kendi dünyasını farklı bir şekilde algılamaya başlar der.
Bu nedenle soru sormak kadar, ardından gelen sessizliğe alan açmak da önemlidir. Çünkü güçlü bir soru, cevabını hemen değil, zamanla, belki günler sonra zihne düşürebilir.
Bu sorular çoğu zaman samimi bir meraktan doğar. Prof. Dr. Türker Kılıç’ın da belirttiği gibi,
Merak öğrenmenin, gelişmenin ve yaratıcılığın temelidir. Merak, bilmekten daha değerlidir; çünkü doğru cevaptan çok doğru sorunun peşine düşer. Çocukken her şeye “neden?” diye sormamız, insan zihninin doğal merakını yansıtır.
Zamanla bastırılan bu keşfetme dürtüsü, koçluk ortamında yeniden canlanır. Koç, bireye yargılamadan ve yönlendirmeden yaklaşarak onun kendi iç yolculuğunu özgürce gerçekleştirmesine alan tanır. Brené Brown, merakı “kırılganlığı kabul etmek” olarak tanımlar. Ona göre merak, belirsizliğe rağmen keşfe çıkma cesaretidir. Koçluk ise tam da bu cesur keşfin yapılandığı bir güven alanıdır.
Yaratıcılık, çoğu zaman doğru cevabı bulmaktan çok, doğru soruyu yeniden sormakla ilgilidir. Einstein’a atfedilen sözde olduğu gibi: “Bir problemi çözmek için bir saatim olsa, ilk 55 dakikasını doğru soruyu bulmaya ayırırdım.” Koçluk sürecinde sorulan güçlü sorular, bireyi alışılmış düşünce kalıplarının dışına çıkarır ve yaratıcı
çözümler geliştirmeye teşvik eder.
“Bu konuyla ilgili en iyi ne olabilir?”, “Bunu daha güçlü bir yerden nasıl ele alabilirsin?”, “İlerlemek için bugün hangi küçük adımı atabilirsin?”, “Bu deneyimden ne öğrenebilir ve geleceğine nasıl yansıtabilirsin?” gibi sorular, bireyi sadece sorun çözmeye değil, yeni fırsatlara ve olumlu dönüşümlere odaklanmaya davet eder. Bu sayede birey, içsel kaynaklarını keşfederek kendine özgü çözümler üretir.
Yaratıcılık yalnızca sanatçılara özgü değildir. Her bireyin yaşamında karşılaştığı sorunlara getirdiği özgün yaklaşımlar da yaratıcılığın bir göstergesidir. Koçluk, bu potansiyeli harekete geçirerek bireyin yenilikçi düşünme kapasitesini güçlendirir. Beynimizin plastisitesi – yani değişime açıklığı – merakla beslendiğinde gelişir. Bu nedenle soru sormak sadece bilgi aramak değil, zihinsel esnekliği artıran bir egzersizdir.
Geleneksel iş ve eğitim sistemlerinde “bilmek” çoğu zaman yüceltilir. Oysa koçluk yaklaşımı, sormanın gücünü esas alır. Koç, bireyin kendi cevabını bulabileceğine inanır. Bu inanç, bireye güven verir; çünkü bu süreçte doğru ya da yanlış yoktur, yalnızca keşfedilecek yollar vardır.
Koçlukta kullanılan açık uçlu ve geleceğe dönük sorular, bireyi harekete geçmeye teşvik eder. Örneğin: “Bugün bir adım atarsan, 6 ay sonra hayatında nasıl bir fark yaratmış olursun?”, “Sana ilham veren hangi güçlü yönünü bu durumda kullanabilirsin?”, “Kendinle en gurur duyduğun zamanı hatırladığında, oradaki gücü bugün nasıl taşıyabilirsin?” gibi sorular, bireyin içsel kaynaklarını harekete geçirerek olumlu bir gelecek vizyonu oluşturmasına destek olur.
Alan açmak, koçluk sürecinin temelidir. Bu, koç ve bireyin bildiklerinin ötesine geçerek belirsizlik içinde keşfe çıkması anlamına gelir. Carl Rogers’ın da dediği gibi, değişim ancak kişi olduğu halini tam anlamıyla kabul ettiğinde başlar. Koçlukta sorulan soru, bu kabullenmenin ve dönüşümün anahtarıdır.
Sonuç: Her Güçlü Değişim Bir Soruyla Başlar
Koçluk, bilgi vermekten çok soru sorma sanatıdır. Kalıcı dönüşüm, bireyin kendi içinden gelen cevaplarla başlar. Merakla sorulan güçlü sorular, kişiyi içsel bir yolculuğa çıkarır ve zihinsel sınırlarını genişletir. Bu sorular, yeni düşünceleri tetikleyebilir, yıllardır süren kalıpları kırabilir veya hayata yeni bir pencereden bakmayı sağlayabilir.
Bugün kendinize bir soru sorun. Derin, içten ve cesur bir soru. Sizi dönüştürecek bir soru. Çünkü bazen bir tek soru yeterlidir: Zihnin kapısını aralamaya, kalbin sesini duymaya ve kendi iç gücünüzü uyandırmaya.
YAZAN : Arzu Önen /Profesyonel Erickson Koçu
• Kaynaklar:
Carl Rogers, “On Becoming a Person”
International Coaching Federation (ICF), www.coachingfederation.org
Brené Brown, “Daring Greatly”
Prof. Dr. Türker Kılıç, TEDx konuşmaları ve beyin üzerine yazıları