Makaleler Öneriler

40. YAŞIMA KOÇLUĞUN ETKİLERİ ve MUTLULUK

Yazan: Asu Özbilgin (Profesyonel Erickson Koçu)

Meğer 40 yaş bambaşkaymış…

  • Ben bir kız çocuğuyum,
  • Çocuklarıyla yeniden dünyayı keşfeden bir anneyim,
  • Aşk dolu bir eşim,
  • Sevgi dolu bir ablayım,
  • Hayat boyu bir sırdaşım,
  • Güvenilir bir yol arkadaşıyım,
  • Hayallerim için savaşçıyım,
  • İçimdeki renkleri koçlukla hatırlamış ve onun için dünyayı yeniden renklerimle keşfetmeye başlayan bir Koçum …

Evet özetle bu benim. Bu tarif nasıl mı ortaya çıktı? Benim geçen yıl başlayan koçluk yolculuğumla. “Bakalım bu iş nasılmış? Ben gerçekten bu eğitimden ne kazanırım” dediği ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Sonra da bu hiç bitmesin ben burada her gün yeni keşiflerde bulunmalıyım dediğimi…

Koçluk bir sanat. Bu sanatın içine biraz olsun dahil olup bu bakış açısıyla yaşayabilmek ise bir zenginlik. Sanatı nerede nasıl yapmak istediğine karar vermeden önce bilmelisin ki Milton Erickson’un prensiplerinden en vazgeçilmezi “Her insan tam ve bütündür”. Bundan sonra ise başlayan bu sanatla birlikte hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmelisin, çünkü artık odaklanarak düşünmeye başladın ve değişim başladı.

Koçluk yolculuğuma başladığımda (40-1) yaşındaydım… Meğerse koçluk yolculuğum benim 40 yaşım için oryantasyon programımmış.

İnsanın kendini keşfederken; önce en yakınlarına sonra diğerlerine ve dalgalar halinde büyüyen çemberde ulaşabildiğin herkesi içine alan bir yaşam detoksu yaptığını fark ettim.

Zerrin Hanım’ın not ettiğim sözlerinden gerçek anlamda beni bugüne getirenin ise “Mutluluk o anda sahip olduklarının farkına varıp, adını koymaktır.” olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.

Gerçekten de benim de hayatımdaki en önemli soru “Mutluluk?”

Mutluluğun anlamı ne?

Mutluluğa nasıl ulaşacağım?

Mutluluğu nasıl sürdüreceğim?

Ben de kendimi keşfederken “Mutluluk” benim için ana tema oldu. Sonra başladım tüm kendi rollerimi bulmaya ve tariflemeye. Rolerimi tanımlarken hepsi için ayrı ayrı ölçek skalalarımı oluşturdum.

Ve en zor kısma başladım. Gerçekten bu ölçekte ben nerdeyim? Nereye ulaşmak istiyorum? Ulaştığımı nasıl anlayacağım? Bunları diğer rollerimle nasıl güçlendireceğim? …

Bunları yaparken eğitimim sırasında Zerrin Hanım’dan aldığım bir koçluk ise benim hayat şapkamın yaratıcısı oldu. Fark ettim ki içimdeki renkler uçmaya başlamış ve her biri ayrı ayrı balonlar gibi ama asıl olan o balonların hepsinin ipleri benim benliğimin en derinlerinden özgürce uçmaya başladılar… Değişim onları nereye götürürse…

İşte sürpriz…

 

Ben nasıl ki 40 yaş geliyor eyvah derken fark ettim ki… Yaşasın 40 oluyorum… Çok güzel olacak demeye başlamışım. Yeni hedefler, yeni planlar, yeni değerler,yeni hayaller, yeni umutlar ve en önemlisi yeni bir bakış açışı…

40 yaş için daha önce koyduğum etiket artık yok. 40 yaş artık benim için hiç tanımlanmamış, tamamen sıfırdan başlayacak, benim değerlerim, benim mutluluklarım ve benim hayallerimle yaşanacak bir yaş olacak. Bazen bu yolculukta önüme engeller çıkacak belki ama bugünden geleceğe giden bu yolda beni tutacak en büyük hatırlatıcım “Farkındalıklarım” olacak…

Ben en iyi koçluğumu kendime yapmaya söz verdim. Kendimi kalıplardan çıkarmaya ve koçluk dansımda adımlarımı istediğim gibi atarken yanıma benim gibi artık farklı renklerle bakmaya istekli kişilerden destek almayı öğrendim.

Bu yolda yürümenin benim için değeri “Yaşamayı hissedebilmek”. Bu değeri yaşarken etrafımda kim olursa olsun birilerine faydalı olabilmek, onlar için yeni bir bakış açısı sağlayabilmek, keşiflerinde yardımcı olabilmek.

Bu yolda devam ederken nelere ihtiyacım var? Sevdiklerimin inancına ve varlıklarına…

Bu yolda aralar olsa da “Yaşadığımı hissedebilmek için” hayal kurmaya devam etmeliyim.

Elimde hiç gücü bitmeyecek bir sihirli değneğim var artık; “KOÇLUK”


Ben bunları yaparken artık 40 yaşında ama ilk defa sürpriz yumurtasını açan bir kız çocuğu gibi mutlu ve heyecanlıyım. Çıktığım bu yolculukta bana destek veren ve beni bu yolda yürümem için cesaretlendiren herkese teşekkür ederim…

Yaşasın 40 yaşım…