Makaleler Öneriler

How To Train Your Dragon? (Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?)

Olmadığın biri olmak için böyle fazla uğraşma… Sen ejderha öldüremezsin!

How to Train Your Dragon (Ejderhanı nasıl eğitirsin?) 2010 yapımı bir animasyon çizgi film. Çocuklar için üretildiğini düşünlere öncelikle yanıtım; tabiki çocuklar büyük bir keyifle izleyecektir ancak bu film bizler için yetişkin dostlar!

“Ejderhanı Nasıl Eğitirsin”, bir viking kabile liderinin oğlu Hiccup ile onun öldürmek üzere yola çıkıp, ancak cesurca tanımayı tercih ederek dost olduğu ve birlikte ejderhalar dünyanın görünmeyen taraflarını ortaya çıkardıkları sevimli ve güçlü ejderhası “Gece Şiddeti – Dişsiz”in hikayesini anlatıyor.

Bu hikayeyi farklı gözlerle tekrar tekrar izlediğimde, satır aralarında insan olarak gelişim yolculuğumuza ışık tutacak çok fazla mesaj içerdiğini farkettim. Görünenin ardında görünmeyen, basitliğin ötesinde derin, çocuksu renkler ve formların içinde gizlenmiş anlamlarla dolu mesajlar

 

  • CESARET: Her neyden korkuyorsan, korktuğun şeyle savaşıp yok etmeye çalışmak yerine, onunla cesurca yüzleştiğinde,  aslında onun senin gördüğünü sandığından çok farklı olduğunu farkeder ve onu tanırsın. Korku insan için gerçek olmayan illüzyonlar yaratır. Onunla cesurca tanışmak ve iletişim kurmak ise bu illüzyonların çözünerek ortadan kalkmasını sağlar.
  • MERAK ETMEK: İlk kez karşılaştığın şeye dair yargılarda bulunmak yerine, onu merak ederek tanımaya çalıştığında, bu senin kendini de daha fazla tanıman için bir fırsat sunar. Çünkü gördüğün şey belki de senin aynadaki yansımandır ve  o aynaya ne kadar berrak bakarsan kendinle de o kadar berrak yüzleşirsin.
  • İNANMAK: Bazen gözlerinle görmesen de, içten gelen bir sezgiyle içinde ortaya çıkan inanç, seninde tahminlerinin ötesinde çok daha büyük bir çevreyi, insanları, sistemleri etkileyebilir, değiştirebilir.
  • DENGE: Denge her zaman eşitlik demek değildir. Aslında eksiklik ya da eşitsizlik gibi görünen herşeyin, görünmeyen bir denge sağlayanı mutlaka vardır. Belki de senin dengen senin dışında biryerdedir. Belki de denge iki ayrı şeyin “tek birşey” olabilmesinde gizlidir. Kim bilir?
  • KENDİNİ BİLMEK: Her ne kadar tüm çevrendekiler seni birşeye inandırmaya çalışsa da, kimi zaman sen o değilsindir. Ne olduğunun, kim olduğunun yanıtını ancak kendine sen verebilirsin.
  • EGO… ya da KORKU… Tercümesi, insanın içinde olduğu karşıtlıklar dünyasında tüm gerçeklikleri “iyi-kötü, doğru-yanlış, siyah-beyaz…” gibi algılamasının sonucu ortaya çıkan bir kimlik ve duygu. Bu tatlı animasyon beni tüm karşıtlıkların dışına çıkardı. Kendime şu soruyu sordum;

“Senin savaşmakta olduğun, öldürmeye çalıştığın, korktuğun ejderhaların neler? Bir an için sen de cesurca onlarla yüzleşsen, onları tanısan, sana vermeye çalıştıkları mesajları, ihtiyaçlarını dinlesen ve belki dost olsan… neler nelere dönüşür?”

Ayrıca”Spiral Dinamikler” bilgisi ile karşılaşmış olan okuyucularımızı, renklerin arasındaki geçişleri, birbirine olan etkileri, çekim merkezlerini ve kaçınılmaz dönüşümselliği şahane metaforlarla farketmek üzere, filmi bir de bu gözle izlemeye davet ediyorum.

Belki bu hafta sonu elinizde bir defter ve kalemle Hiccup ile Dişsiz’in renkli dünyasına dalmak istersiniz…

Keyifli seyirler

 

Sema K. Tezer

Denge Merkezi Ailesi