Sen şu anda henüz benim olduğum zaman diliminde değilsin. Bu nedenle bunlar belki sana farklı ve hatta inanılmaz gelecektir ancak gerçek. Bu mesajımı sana, bu yılın sonunu bilerek, şu anda bulunduğun olumsuz ruh haline belki daha farklı bir açısından bakarak yaklaşırsın diye iletiyorum.
“Bir yıl” dediğin bizim milyarlarca yıllık sürecimizde bir hiç! Bununla beraber bazı yıllar vardır ki sonraki yıllara, asırlara zemin oluşturur, yön verir.
Iste 2016 öyle bir yıl oldu.
Öncelikle en güzel haberi en basta vermeliyim. Bizi paylasan, üzerimizde yaklaşık 155 bin yıldır yaşayan en zeki varlık İNSAN sonunda kendi potansiyeline uyandı!
Evet yanlış okumadın! Filozofların, büyük düşünürlerin, İNSAN’ı keşfedenlerin asırlardır ifade etmiş oldukları gerçeklere en sonunda uyandı.
Nasıl mı?
Teknolojinin gelişimi ile bilim adamlarının bir anlamda tamamen görünür hale getirdikleri veriler sayesinde ve belki sana çok sasırtıcı gelecek ama bunun çok farkında olan yeni nesillere, çoçuklara, gençlere kulak vererek, onları yürekten ve safça dinleyerek, gözlemleyerek! Iste bu düş sonunda gerçekleşti.
İNSAN, sahip olduğu gerçek kaynağın, bizden (dünyadan) tükettiklerinden çok daha fazla olduğunu algıladı.
Her insan (kadın ya da erkek) asırlardır çok ön planda tuttuğu güç ve gücü koruma dürtüsü ile dünyayı (bizi) nasıl bir yer haline getirmekte olduğunu, enerji kaynaklarımızı doğallıktan uzak nasıl da hoyratça kullanmakta olduğunu, beslediğimiz yaklaşık 8 milyon 700 bin canlı türünün bir kısmını nasıl da yok edebilme aymazlığında olabildiğini, doğadan, bizden ve tüm doğal dengelerden kopuk yiyecek diyerek ‘yapay yöntemlerle üretilmiş’ bir şeyleri tüketerek ‘obezite’ gibi aslında iç ve dıs dengeden uzaklasmaktan başka bir şey olmayan bir salgını yarattığını, hayvancılığı ve tarımı yok ederek, kaynaklara erişmekten ve yaşamı devam ettirmekten öte bir anlamı olmayan bir ‘kağıt parçasına’ (ki uzun zamandır sanalı ortalarda dolaşıyor) adeta tapınarak; kendini, yaşamı ve en önemlisi “anı” unuttuğunu ve üzerimizdeki her şeye; havaya, suya, ormana, yeşile, doğaya her türlü zararı verirken aslında en büyük zararı kendine yaptığını, acımasızca ve sanki hakkı varmış gibi sadece narsist BEN penceresinden bir diğerinin canına kıyabildiğini, yanında yürüyenin zor koşullarını fark etmeden, umarsızca yoluna devam ettiğini farkederek, o çok derin uykudan nihayet UYANDI.
Ne oldu biliyor musun?
- ‘Güç ve gücü koruma uğruna herşeyi yapmak’ yerine; ‘gerçek kudret ve sevgi potansiyelini dengelemeyi’ öğrendi.
- Her insanın içinde var olan ‘TAM’lık potansiyeline uyandı.
- KAYNAK’ların kendi içinde olduğunu, sadece sol beyinle dünyanın yaşanılabilir bir yer olmayacağını, sağ beynini de eşit ve dengeli kullanması gerektiğini, böylece öz değerlendirme yaparak, kendine ‘dışardan’ tıpkı bir gözlemci gibi bakarak, olabildiğince objektif olarak gerçekleri daha geniş bir açıdan görebilmeyi, bedenini, 5 duysunu, sezgi gücünün önemini, kendi sistemini tanıyarak duygu dahil herşeyi yönetebileceğini öğrendi.
- Kadın ya da erkek her insanda var olan ‘eril’ ve ‘dişil’ enerjiyi dengeleyerek yürümeyi öğrendi.
- En önemlisi artık her an yaptığı SEÇİMlerini dengeli bir noktadan yapabilmeyi öğrendi.
- Bu yıl yepyeni bir gözle etrafına bakabilmeyi, saf bir çocuk merakı ile olan biteni anlamaya çalışmayı, belki inanmayacaksın ama “Ben bilirim.”leri bir kenara bırakarak gerçekleştirmeyi başardı.
Şimdi en önemli bölüme geldik. Biliyorum, senin günlerinde kendinin ve diğerlerinin farkında olmayan insancık, diğerini “hor, hakir, fakir, söyle inanca sahip, böyle oturur kalkar, şunu giyer, bunu yer, şurda yaşar, gezer vs.” diye ayırıp, ötekileştirip dururdu. Böylece de farkında olmadan, aslında kendinden uzaklaşır ve sonrada kendini kesif yolculuğuna çıkar, tam de ne aradığını bilemediği için oraya buraya savrulurdu.
Artık ne mi yapıyor?
Sorgulamak, “neden öyle, böyle” demek yerine gerçekten derin düşünce, tefekkür edebilme potansiyelini harekete geçirecek, GÜÇLÜ SORUlarla düşünebiliyor, cevapların tam da derinlerinde, kendisinde olduğunu her geçen gün saskınlıkla kesfediyor. Çok okuyor, bilgi ve deneyimini FARKINDALIK yolculuğunda diğerleri ile paylasıyor.
Her bir İNSAN’ın, -aslında bilinci farkında olmasa da- çok derinlerinde ‘OLUMLU DEĞERlere’e sahip bir varlık olduğundan hareketle bir diğerini anlamayı ve olduğu gibi kabul edebilmeyi, gelişim yolunda onu destekleyebilmeyi, olumlu örneklerle model olabilmeyi başarıyor.
Bir de düşün ki; bütün bunlar karar vericiler, yöneticiler, dünyaya yön verenler, liderler, politikacılar, ‘elinde çooook kağıt’… pardon ‘sanal kağıt’ olanların da deneyimlediği şeyler… Sen artık benim daha anlatamadıklarımı da tahmin edebilirsin.
İşte tam bu sebeple ‘ufkun ötesinden doğan güneşi’ gör istedim.”
İşte sevgili geçmişim sana 31 Aralık 2016’dan müjdelerim bunlar.’
İnanılması zor değil mi?
Varlığından %100 emin olduğumuz gerçek İNSAN potansiyelimiz neden tıpkı bir tırtılın kozadan kelebek olarak çıkması gibi hızlıca ve yaygın olarak tüm insanlıktan dünyaya yansımasın?
Bu sene kozanın açılıp kelebeğin muhteşemliğinin dünyaya yansıdığı bir yıl olsun, hep birlikte İNSAN potansiyelimizi parlatalım.
Nasılsa değişmeyen tek şey DEGISIMIN kendisi değil mi?
Denge Merkezi Eğitim Danışmanlık Ailesi Olarak
Gerçekleşebilecek Bu Düşü Deneyimleyebileceğimiz Umut Dolu bir 2016 dileriz.