Öneriler

Akeelah and The Bee (Sözcüklerin Gücü)

En derin korkumuz yetersiz olmak değildir. En derin korkumuz sonsuz bir güce sahip olmamızdır. Kendimize sorarız “Parlak, muhteşem, yetenekli ve mükemmel olmak benim ne haddime?” Aslında böyle olmamak ne haddimize? İçimizde bulunan Tanrı’nın ihtişamını tezahür ettirmek için doğarız. İçimizdeki ışığın parlamasına izin verince farkında olmadan diğer insanların da aynı şeyi yapmasına izin vermiş oluruz…

Akeelah and the Bee (Sözcüklerin Gücü) filminde, 11 yaşındaki Akeelah’ın yaşam öyküsü “insan”a dair bir çok konuda bize güçlü ilham veriyor. 2006 yapımı bu film her dönem etkisini koruyabilecek zamansız filmler arasına girebilir bizce.

Akeelah, imla ve dilbilgisi alanında oldukça yetenekli orta halli bir ailenin çocuğu. Öğretmenlerinin yönlendirmesi ile okullarındaki dil bilgisi yarışmasına katılıyor ve diğer öğrenciler arasında oldukça açık ara fakla yarışmayı kazanıyor. Bunun ardından okuldaki bir öğretmeninin tanıştırdığı üniversitede akademisyen bir hocanın mentörlüğünde tüm ülke çapında yapılan kelime yarışmasına hazırlanmaya başlıyor.

Hikayenin göze oldukça da klasik görünen boyutu böyle. Ancak satır aralarını okuyan, her insanın bilindik hikayesinin ardında yatan özgünlüğü, dersleri, deneyimleri fark edebilen gözlerin görebileceği derinlik ise anlatılmaz izlenir.

Akeelah’ın hikayesi bir yaşam dersleri dizisi barındırıyor diyebiliriz;

  • Bir çocuğun kendine güven kazanması ve özgün yetenek ve becerilerini keşfetme serüveni,
  • Bir annenin yaşadığı zorluklar içinde çocuğunu korumak gibi saf bir niyetle, onun hayalleri ve iç dünyası üzerinde nasıl etkilerinin olabileceği,
  • Sevdikleri ve özellikle ailesi tarafından kapsanan, dinlenen ve anlaşılan bir çocuğun nasıl fark yaratabileceği ve potansiyelinin bir çiçek gibi açabileceği,
  • Bir öğretmenin bir çocuğa nasıl bir öğrenme liderliği yapabileceği, bunu yaparken insanın sisteminden hareketle nasıl teknikler kullanabileceği,
  • Hikayelerin, cümlelerin, kelimelerin insanın yaşamını pozitif veya negatif anlamda nasıl doğrudan etkilediği ve ne kadar güçlü olduğu,
  • Arkadaşlığın, dostluğun, güvenin tüm sosyal ve kültürel farklılıkları dümdüz edip, insanları ortak paydada bir araya nasıl getirebildiği,
  • Egodan arınmış, saf insan hali ile ortaya konulan davranışların “birbirini ezerek uygulanan rekabeti” nasıl da geri planda bırakabileceği ve tek bir kazanan yerine birlikte kazanmanın gücü ve enerjisini nasıl ortaya çıkabileceği..

“Sözcüklerin Gücü” nden bizim görebildiğimiz, ayıklayabildiğimiz şeyler bunlar. Bakalım sizler neler eklersiniz bu listeye?

Öğrenme ve Farkındalık dolu keyifli seyirler dileriz…

 

Denge Merkezi Ailesi