Diğer Makaleler Öneriler

Akış’dan Geçtik…

Denge Merkezi ailesi üyesi olarak katıldığım 9.TEGEP Eğitim ve Gelişim Zirvesinde “AKIŞ” içinde yaşadığım deneyimi sizlere aktarmak istiyorum. Pozitif psikoloji alanına kendini adamış Mihaly Csikszhenmihaly’nin ortaya koyduğu akış teorisine göre Akış; İnsanın o anda yapmakta olduğu aktiviteyle, aktivitenin kendisinden başka hiçbir problem, endişe, tatsızlık düşünmeyecek kadar alakadar olması durumudur. İşte bu zirve tam bu deneyimi hissettiren ve akışın esnekliğiyle yeni bilgilerin sistemlerimize nasıl geçtiğinin bir örneğine şahitlik yapma şansı verdi.

Akış tanımıyla başlayan zirvenin ilk konuşmacısı Mihaly’nin uzun yıllar bu konuda beraber çalıştığı Prof. Dr. Zoltan Buzady’ydi. Neden Akış diye sordu? Gerçekten neden Akış? Çünkü akış, daha derin odaklanma, her durumda “an”da olma ve duygunun içinde olma deneyimi. Tüm bunlar için ne iyi bir sporcu ne de iyi bir ressam olmamız gerekmediğini söyledi ve ekledi;

“Yaptığımız işte duyduğumuz haz ve neşe bizi akışa götürüyor”.

Sonra sahnede Judith Liberman, aslında her yeni gün oluşturduğumuz yeni hikayeler, yeni anlar ve bu hikayelerin anlatıldığı zaman ve dakikaların nasıl da eşit olmadığını ve bunu deneyimlerimize göre oluşturduğumuzun bir deneyimini akış içerisinde yaşattı bizlere ve ekledi;

“Akış; zamanın hızlı değil geniş ve doyurucu olmasıdır. Hikayeler üç boyutlu iletişime alan açar, hissetmenin ve görmenin ötesinde bir deneyim yaşatır.

Yani SÖYLERSEM BİLİRİM, ANLATIRSAN YAŞARIM…

‘Gelecek Nasıl Gelecek?’ başlığıyla sahneye Prof. Dr. Ahmet Kasım Han çıktı. Evrende yaşayan her birimizin ne kadar eşsiz ve biricik olduğundan bahsederek başladı konuşmasına ve sonra şöyle devam etti; “Gerçekten evrende olan her bir canlı ne kadar benzersiz ve değerli. Zaman zaman bunu unutuyoruz galiba. Aslında bunu fark etmeye o kadar ihtiyacımız var ki.

Çünkü insanlığımızla buluşmak için önce kendi manamızı anlamamız gerekiyor.”

Gelişen teknolojiler her ne kadar ilerlese de bu teknolojiyle uyumun insanlığımızla buluşarak gerçekleşeceğinden bahsetti ve tüm bunların gerçekleşmesi için ihtiyacımız olanın felsefe, tarih ve insan sıcaklığı olduğunu belirtti.

Sonrasında sahneyi Optimum Denge Modeli kurucusu Tamer Dövücü aldı ve akışın bizim oluşturduğumuz etki alanı olduğunu söyledi ve ekledi;

“Akış öğrenmedir, konfor alanın dışına çıkmak ve meydan okumaktır.”

‘Peki akışa girmek için ne yapabiliriz?’ sorusunu yanıtlayan Cem Şen ve Sami Bugay, akışa girmek için kurtuluşu başkasından beklememeyi, kuruntulu düşünceler üretmemeyi ve sadece kendi fikirlerimize tutunmamamız gerektiğini söylediler.

İşte tadı damakta bırakan ilk günün özeti. Anlatacak o kadar şey var ki; ahenk içinde oluşan bugünden bize kalanlar çok anlamlı. Her bir konuşma içimize değdi ve içimizde yerini buldu.

Heyecanla 2. gün başladı. Akışta olmak tatlı bir heyecan da hissettiriyor insana, yeni keşifler ne de olsa… Sahnede “Gelecek Çevik Gelecek” sloganı karşıladı bizleri. Gerçekten zirve boyunca hissettiğim enerjinin bütüne hizmeti olduğu ve her bir katılımcının bu alan için birer enerji kaynağı olduğunu hissettim her an. Sonrasında salonun enerjisi bir başka boyut aldı ve sahnede Sunay Akın, bize bir oyuncağın akla gelmez hikayesini anlattı. Ayrıca aktarılan her türlü bilginin de bir akışı olduğundan bahsetti. Örneğin bir fotoğrafa baktığımızda birçok düşünce oluşturabilir, hatta bir hikaye yaratırız. Salona bakıyorum o an herkes bu alanın içinde tam bir dinleyen, duyan, düşünen ve hisseden. Bu deneyimlere nasıl da ihtiyacımız var diye düşünürken, “oluşturduğumuz her düşünce bir enstrümansa nasıl bir enstrüman olmak istersin?” sorusu geliyor aklıma?

Yaşadığımız her deneyim bir UYANIŞ, Uyanan İNSAN yeni bir İNSANDIR.

Bizleri de uyandırdığı için hepimiz yeni bir İNSAN’a dönüştük bu salonda. Yeni gelecek konuşmacıları farklı bir bilinç düzeyinden anlayacak, bakacak, görecek ve hissedecektik… Her an yeni, yeni bir oluşum. Bu gerçekten de nasıl mucizevi öyle değil mi?

Yankı Yazgan sahneyi aldı ve insanın yaşamının önemli kısmını çalışarak geçirdiğini söyledi. Gerçekten de en büyük çoğunluğunu çalışırken geçiriyoruz. Bunu yaparken İnsan’ın anlam arayışından bahsetti. İnsan manalı bir iş yaptığında gerçekten akışta kalıyor ve öyle olduğunda o işin ortaya çıkaracağı sonucun nasıl bir değer ortaya koyacağını bilemesek de hepimiz hayal edebiliyoruz.

Gerçek akış içinde olmak için kendimizi tanımaya ihtiyacımız olduğunu söyledi Can Pabuçcuoğlu. İnsan kendine uyandığında öğrenme ve akış başlıyor.

Güçlü yönler ve akışın örneklerini paylaşan İdil Türkmenoğlu’nun çarpıcı cümlesi kulaklarımda;

“Farklılıklarımız bizim güçlü yönlerimizdir.”

Nasıl da akıyor gün ve 2. günün öğle sonrası ilk sahnesinde akışta bir dans gösterisi karşıladı bizleri. Müziğin dansla uyumu hepimizi akışın derinliğine çekti ve bir anda akışın kendisi oluverdik. Sonrasında deneyimlerinden oldukça etkilendiğimiz ve bizlere bu deneyimleri keyifle aktaran iki yöneticinin yer aldığı bir panelle buluştuk. İkisi de kendi deneyimini kendi anlam arayışlarıyla birleştirdiği şahane örneklerden bahsettiler ve öncülük ettikleri değişim ve dönüşümü yaşattılar bizlere. Burada yöneticilerden birinin etkilendiğim bir cümlesi oldu paylaşmak isterim sizlerle de; “Beraber çalıştığım kişilerden ne istiyorsam onlara örnek olmalıyım.” Çünkü hepimiz etkileşim içerisindeyiz. Her birimiz bir diğerinin ayna nöronlarına dokunuyor ve onları harekete geçiriyoruz. Zirve boyunca eş zamanlı birbirinden farklı oturumlar her birinin açtığı alan, sinerji, katma değer, farkındalık gelişimlerimize ışık tuttu. Akış deneyimini derinden hissettirmek için özenle seçilmiş konular ve konuşmacılar vardı. Bu kadar kalabalığın içinde akışta kalmak gerçekten büyüleyici bir deneyim oldu benim içinde. Ayrıca hissedilerek düşünülerek dokunularak görülerek ve hayal edilerek gerçekleştirilmiş bir organizasyon olmuş. Herkesin içtenliğine sağlık diyorum ve bir ince teşekkür de bu alanda deneyim yaşamamı sağlayan Erickson Koçluk Okulu Türkiye ailesi süpervizörlerinden zirve sunuculuğunu en zarif haliyle akışta gerçekleştiren sevgili Fatma Yıldız için… Nice deneyimlere…

Akış her daim bizimle olsun…

Tuğçe Barış

Denge Merkezi Ailesi Üyesi