Yazan: Mehlika Saraç, Profesyonel Erickson Koçu
Sevgili Tırtıl, daha önce yüz yüze karşılaşmış mıydık hatırlamıyorum ama hikayeni çok dinledim ve beni çok etkiledi. Kelebek olma cesaretine hayranım. Öyle ki, yıllarca ben de senin gibi koza örüp içinden kelebek olup çıkmak istedim ama yapamadım. Çünkü ben bir kaplumbağayım. Yani böyle doğdum işte, bilirsin. Belki kelebek olmak daha havalı olurdu ama kaplumbağa olma fikrine de gün ve gün ısınıyorum. Fakat inanır mısın, bir süredir ben de çok değiştim ve değişmeye de devam ediyorum. Yani hala kaplumbağayım merak etme ama farklı bir kaplumbağa oldum. Bir süredir ağır bir gezinti deydim. Sanki bir şey arar gibi ama ne aradığını bilmez gibi. Tamamen şans. Bir yere geldim. Anlatması biraz zor ama yemyeşil ormanın içinde aniden karşına çıkan bir göl hayal et; sakin, duru ve derin bir göl ve bu göl benimle konuşuyor. Aslında sadece garip sorular soruyor.Bu sorular beni düşündürüyor. Bu suyun kenarında dakikalar nasıl geçiyor anlamıyorum.Gölün sihirli bir değneği var. Kuş cıvıltıları, mis gibi çiçek kokuları eşliğinde bir takım hayaller görüyorum. Bazen gölde derinlere,çok derinlere dalıyorum,bazen de suyun yüzeyinde kendimi izliyorum. Biliyor musun daha önce nasıl göründüğümden hiç haberim yoktu. İlk defa gölün kenarında gördüm kendimi. Epey de beğendim. Meğerse yıllardır üzerimde yük sandığım kabuğum, evimmiş. Bunu fark ettiğimde biraz duygulandım. Yani bilmiyorum tüm kaplumbağalar bu kadar duygusal mı ama ben öyleyim. Son zamanlarda su kenarında duygularımı fark etmek çok hoşuma gidiyor. Geçmişte bir yerde, bilmiyorum nerede, bırakmıştım onları. Malum uzun yaşıyoruz biz. Canım yanmış olmalı, hatırlamıyorum. Sahi demek ki kabuklarımız bizi acıdan korumuyor. Ben kabuğuma pek güvenirdim yıllarca. Başımı kabuğumdan çıkardığımdan beri daha mutluyum. Bir de yüzümü güneşe döndüm. Oh bir içim ısındı ki sorma…Bir de güzel olan, göl kenarında yalnız değilim. Benim gibi arkadaşlarım var. Ne değişik hikayeler. Göl hepsini can kulağı ile dinliyor ve hepsiyle farklı dilden konuşuyor ama nasıl oluyorsa hepsini anlıyor. Bazen öylece sustuğu oluyor ama inan o anlar ne büyülü. Bilemiyorum tırtılcım, gitmek istediğim bir yer var. Hem uzak gibi ama elimi uzatsam tutarım gibi. Geçen gün yine gölün yanında öylece gözlerimi bir noktaya dikmiş düşünüyordum. Bana gitmek istediğin yerin “ değeri ne” diye sordu ve sustu. Boğazım düğümlendi. İçimden oraya koşmak geldi. Sen hiç koşan bir kaplumbağa gördün mü? Suyun üzerinde koştuğumu gördüm tırtılcım.