Diğer Makaleler Öneriler

O Güçlü Soru…

24 Nisan sabahı… Hala 100. yıl kutlamalarının heyecanı ve gözlerimin önünde o bir çift Mavi…

O mavinin peşine takılıp içimdeki çocuğa hediyesini, mesajini keşfetme niyetiyle günü ve getirdiklerini selamlıyorum. Mavi; o kararlı ve bilge haliyle beni başka bir maviye; her şeyin kaynağına, yaşamın kaynağına getiriyor. Orada; dağların arasında salınan, etrafını saran ağaçlarla, hayvanlarla, gökyüzü ve toprakla uyumla dans eden Mavi göle emanet edip sessizce uzaklaşmaya başarıyor sırlarla dolu gülümsemenin saklayamadığı heyecanla…

Sonra bir an durup arkasına bakıyor; “Sor O’na” diyor aklındaki soruyu ama kendi cümlelerinle sor; “Bugün ben kim oluyorum, ben nasıl bir koç oluyorum, neyi fark ediyor, neyi öğreniyor ve paylaşıyorum?”  Çocuk diyor; “Merakını koruyarak dinle onu, çünkü canın cana temasıdır gerçekten orada olup, tüm kalbiyle dinlemenin anlamı… Çünkü doğadadır aslında tüm soruların cevabı.”

Binlerce yılın bilgisini içinde taşımanın olgunluğu ve tevazusu ile Mavi Göl de dinle diyor, bir de gözle, tanıklık et.  Aslında cevap her yerde sen anda olduğun sürece. 

Bulutlar cevaplıyor önce oldukları halleriyle; tam ve bütün… Kendilerinin de bu sonsuz kaynağın bir parçası olduğundan, sistemin ancak çeşitlilik var oldukça ve fark edildikçe daha verimli işleyeceğinden ve daha güzele evirileceğinden bahsediyorlar içlerinde taşıdıkları binlerce çiçek tohumunun sessiz şahitliğinde. En bilgeleri; bak diyor, maviye vuran yansımalarını göstererek… “Eğer sahip olduğun renkleri, desenleri bir ayna gibi tekrar sana yansıtan, sana hatırlatan başka bir Maviye rastlarsan hürmet et; şeffaflığın aslında ne büyük bir erdem olduğunu, bunun için o mavinin ne kadar emek verdiğini bilerek ve unutma o sadece senin renklerin için orada.”

Bu özel günün armağanları bitmiyor… Özünde aslında milyonlarca su damlası olan bulutlar, mavinin çağrısına daha fazla sessiz kalamıyor ve içlerinden meraklı coşkulu küçük damlaları sevgiyle uğurluyorlar değişimin kaçınılmaz olduğunun bilinciyle . Maceracılar, iyi niyetin ve her zaman güçlü sorular sormanın onları kararlılıkla yolda tutacak en kıymetli hazinler olduğunu bilerek güvenle en bilinmeze teslim ediyorlar kendilerini.

İlk gelen yeni yolcuyu yargısız, merakla, özenle ve zarafetle karşılıyor Mavi, her su damlasının tam ve bütün olduğunu ve kaynağın tüm bilgisinin o bir damlada da sınırsızca var olduğunu her bir zerresinde hissederek. Kim olduğunu arayan, anlam arayan bu su damlasına o güçlü soruyu soruyor; “Burada olmanın senin için anlamı nedir? Yolcusunun aslında içinde okyanusların, yıldızların bilgisini taşıdığını bilen Mavi, anın en güvenilir tanığı olarak ağzından çıkan her kelimenin o anki en doğru kelime olduğunu biliyor.

Su damlası maceralara atılmak istiyor, yepyeni şeyler denemek istiyor ama nereden başlayacağını, hangi adımları atacağını da merak ediyor. Hayal kurmayı hatırlatıyor Mavi, mucizelerin aslında bizim en samimi niyetlerimiz kadar yakın olduğunu. 

O zaman ben bir şelaleden süzülmek istiyorum o hissi tatmak o coşkun enerjiyi hissetmek istiyorum… Tam da su anda bir sihre tanıklık etsek diyor bilge mavi ve sen o şelalenin en üstünden köpüklerin arasından coşkuyla aşağı süzülsen, peki bu senin için neden önemli?

Bundan sonrası artık tutkusunun pesinden gidebilenin öyküsü, onun öyküsü…

İşte diye devam ediyor damla etrafını saran meraklı, telaşlı küçük damlalara; “Böyle başladı benim maceram; o soruyla… Çünkü bugüne dek kimse beni bu kadar can kulağıyla dinlememişti ve bu kadar net bir şekilde sınırsız kaynaklara sahip olduğumu hissetmemiştim. Zamanında yolu kesişen bir rüzgârdan duymuştum şelalelerin yani milyonlarca çılgın su damlasının aslında bir şifa kaynağı olduğunu, yukarıdan aşağıya doğru büyük bir enerjiyle akarken negatif iyonların atmosfere salınıp serbest kaldığını ve bunun da diğer canlılara şifa olduğunu. Yani ben şifa olmak istedim şifanın bizzat kendisi olmak ve o önce hatırlamamı ve sonra kararlılıkla yolda kalmamı sağladı.”

Bir de dedi şifacı Su damlası; “Yanımda taşıdığım bir armağan var ondan yadigâr, her yeni güne aynı neşe ve umutla başlamamı sağlayan…” sadece tek bir cümlenin yazılı olduğu küçük bir kâğıt parçasını göstererek. Sonra yazıyı okudu ilk günkü heyecanla… 

“Bugünden geleceğe bir küçük adım atsan bu ne olurdu?”

Yazan: ARZU MÜLAYİM 

Profesyonel Erickson Koçu