“Dilerseniz sizinle bugün çember çalışması yapalım” demişti o günkü seansta bana beyaz kağıda tekerlek şeklinde çizilmiş çemberi göstererek.
“Şimdi sizin söyleyeceklerinizi buraya yazacağım. Şu anki yaşamınızda hangi alanlar var?”
“Ben anneyim” dedim büyük bir gururla ve … diye durakladım. ANNELİK diye büyük harflerle yazdı çemberin bir bölümüne ve yazılı tarafı bana doğrultarak “Eklemek istediğiniz başka hangi alanlar var?”
Düşündüm… “Eşim, çocuklarım, evim, büyük ailem, arkadaşlarım…bir de hobilerim” dedim kısık bir sesle. Sanki kendime ayrılmış kısacık bir zaman aralığını saklamak istercesine…
“Halıhazırda olmayan ama olmasını istediğiniz hangi alanlar var?
Olmasını istediğim ne vardı gerçekten?
Spor salonuna gitmek istiyordum uzun zamandır, saçlarımı kestirmek, imaj değişikliği yapmak istiyordum. Kitap kulübüne devam etmek iyi fikir olabilirdi. Ama aktif katılım sağlamam zor olabilirdi. Rafa kaldırdığım yüksek lisans tamamlama işi için tanınmış sürenin sonuna yaklaştığımı düşündükçe daralıyordum, bitirme sınavını verebilmem için çalışmaya başlamam şarttı… Başımın döndüğünü hissediyordum.
Ne zaman ciddi bir konuda kafa yormaya başlasam ortaya çıkan ve her şeyi bırakıp uyumama sebep olan baş dönmesi, beni bir şeylerden korumak istiyordu ama şimdi izin veremezdim.
Konu benim yaşamımsa orada en çok beni ilgilendiren alanlar olmalıydı. Ama çemberde bir “ben” yoktu. Bütün bunları bir başkası benim yerime yapamayacağı için orada bir BEN olması şart diye düşündüm. Eğer onu oraya koyarsam olduğu haliyle mi koyacaktım, olmak istediği haliyle mi? Arada büyük bir uçurum vardı çünkü. Nasıl bir çalışmaydı bu, kendimi mercek altına alınmış ve sakladığım her şey ortaya dökülüverecekmiş gibi hissediyordum.
Her yaşam alanında 1ile 10 arası mevcut tatmin durumumu sorduktan sonra neon renkli bir kalemle belirli aralıkları renklendirerek, çemberi bana çevirdi “Bu resme baktığınızda ne farkediyorsunuz?”
Son günlerde karşıma çıkan en zor soruydu diyebilirim. Gördüklerimi söyleyecek cesaretim mi yoktu, ne istediğimi bilmemenin verdiği ümitsizlik ve ne istediğimi söyleyememenin verdiği sıkıntı arasında sıkışıp kalmış mıydım? Epeyce bir zaman sonunda kafamı kaldırabildim. Karşımdaki çembere dikkatlice baktım.
Gururla söylediğim annelik kısmı en üstte sekiz bölümlük çemberin bir bölümünde sıkışıp kalıvermişti. Ya geri kalanı? 100/100 lük yaşama şansımız olan bir yaşamın 100/10 luk kısmına kendimi sıkıştırmanın verdiği tatminsizlik, memnuniyetsizlik hissi değil miydi son günlerde her şeyi etkisi altına alan, duygu patlamaları yaşamama sebep olan? Kendim olamamanın birikmişliği… Bencil olamazdım, söz vermiştim kendime, hayatımı onlara adayacaktım.
O çemberde herhangi bir dengeden bahsedebilir miydim? Niye bu kadar derin düşünüyordum?
Eksik olanları kendimde aramak yerine kişilerde veya olaylarda aramak…
Mükemmel anne olabilmek için hangi bedeller ödüyordum? Ya çocuklarım? Onlar bu durumdan ne kadar memnundu acaba? Aşırı kontrol ve koruma ile, onların üzerine titreyerek yetiştirmeye çalışmak onlara ne kadar fayda sağlıyordu?
“Hangi alandaki tatmin derecesini artırsanız, bu durum diğer alanları da olumlu yönde etkiler?”
“Ben alanı” diyebildim, en az tatmin düzeyinde küçücük kalan alanı işaret ederek.
Çok zor bir seans olmuştu benim için. Kafam zonkluyordu. Zamana ihtiyacım olduğu kesindi. İki hafta sonraya randevu isteyerek ayrıldım.
“Kendisine yöneltilen sorularla kendinin farkında olması sağlanan biri, davranışlarını tahmin ve kontrol etmek konusunda daha iyi bir konumdadır.”
B.F Skinner.
Şimdi ne hissediyorum? Kendimi nasıl ölçmeyi seçiyorum? Hanği değerlere göre yaşamak istiyorum? Olmak mı istiyorum, üstesinden gelmek mi?
Yaklaşan seans içimdeki tüm soruları tekrar alevlendirmişti. Bir yanım bir bahane uydurarak kaçmak istese de, bir yanımda tarifsiz bir merak duygusu kaplamıştı tüm benliğimi.
Bu yolculuğa çıkmak, kendi duygularım ve düşüncelerime , amaçlarıma dair derin bir farkındalığa sahip olmak için sorumluluk almam lazımdı.
İlk defa kendimi böyle hissetmiştim. Tarafsız, yönlendirme ve yargılama olmadan düşündüklerimi rahatça ifade edebilmek, nelerle bocaladığıma, nasıl daha mutlu, daha dolu-dolu yaşam sürebileceğime dair yanıtlar verebilmek müthiş bir duyguydu.
Bu yolculukta yol arkadaşım herhangi bir dayatma ya da yönlendirme yapmadan, bana amacımın ne olması gerektiğini söylemeden, bilgelik ve bağlılıkla tüm yolculuğum boyunca öğrenmeme katkıda bulunmuştu.
“İçsel olarak yaşadıklarınıza yönelik farkındalık ve merak değişim sürecinin ilk aşamasıdır. Faydalı yöntem geliştirme alışkanlıklarınız hakkında farkındalık ve gerçek bir merak sahibi olduğunuzda değişime giden yola girmişsinizdir.” 1
Aldığım koçluk seansları öncelikle kendime bağlanmama, sonra da kişisel uygulamalar ve işlemlerle yeni anlayışlar ortaya çıkarmama destek oldu. Hem kendimi hem çevremdeki insanları doğru destekleyebilmek için etkili amaçlar geliştirdim. İçsel vizyonum geliştikçe onunla bütünleşmek ve gelişmek adına eyleme geçmeye başladım.
“Bilinç ötesi zihninizin bilgeliğine erişmek konusunda gerçekten meraklı olun. Kişisel keşifleriniz sayesinde içinizdeki bilgeliğe, iletişim içinde olduğunuz diğer insanlara hitap ettiğiniz aynı şekilde erişmenizi ve sorular sormanızı sağlayacak yollar bulacaksınız.2
Bu günlerde yaşamımda neler yaratmak istediğimi konuşmayı alışkanlık haline getiriyorum. Eski alışkanlık kalıplarımdan uzaklaşıyorum. Yaşamımı bır dengeye ve uyuma koymak için bilinçli olarak çalışıyorum. Neye ihtiyacım olduğunu biliyorum ve ona göre davranıyorum.
Kendime bu yolculukta nasıl davranmayı seçiyorum?
Sevgiyle ve merhametle, kalbimin sesini dinlemeyi, kendimle uyumlu olmayı, kendimi sevmeyi seçiyorum.
Bunları yapmak benim için neden önemli?
İçimdeki meraklı, hayat dolu, öğrenmeyi ve paylaşmayı çok seven küçük kıza yeniden hayat vermek istiyorum. Olduğumdan daha fazla ben olabilmek, cesurca davranmak, anlamlı bir hayat yaşamak istiyorum.
Yapmamı destekleyen en güyçli inancım nedir?
Başarılı ve mutlu anne = başarılı ve mutlu çocuklar.
Eğer hayat bir oyunsa ,ben bu oyunu nasıl oynuyorum?
Kendimi keşfetmeye doğru yolculukta beni destekleyen her şeyle bütünleşerek birlikte yolculuk yapacağım kişilerin hayatlarına dokundurmak üzere geliştirerek, herkesin içindeki en iyiyi desteklemekle, daha iyi bir dünyaya katkı sağlamak ıçin, farkındalıkla, merakla ve istekle oynuyorum.
Profesyonel Erickson Koçu: Aybölek Jorayeva.
- Bir sanat ve bilim olarak koçluk. İç dinamiklerimiz. Marilyn Atkinson
- Bir sanat ve bilim olarak koçluk. İç dinamiklerimiz. Marilyn Atkinson s 47