Doğamız, yerküremiz de en az bizim kadar canlı. Bununla birlikte doğayı durgun, hareketsiz varsayarak, bilgi ve bilimin ışığında yapmamız gerekenleri yerine getirmeyerek, uymamız gereken kurallara uymayarak, yaşamımızı sürdürmenin olası olmadığını bir kez daha çok acı bir deneyimle yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Üzgünüz, kızgınız, acımız çok derin, kaybettiğimiz binlerce bebek, çocuk, genç, yaş almış insanımızı kalbimizde yaşatıyoruz. Onlardan bize kalanları emanetimiz biliyoruz.
Bununla birlikte inanılmaz bir toplumsal refleksimiz var. Hızla bir araya gelme, tek kalp, tek beden olma, derinden empati kurabilme, şefkatle sarma, sarmalama gücümüz var. Bu gücü de bu toprakların kadim kültüründen alıyoruz. Şimdi eskisine göre yapacak daha çok işimiz var. Hep birlikte elimizden gelenin en iyisini, bilimin ışığında yaparken, aynı zamanda hep birlikte iyileşmeye odaklanarak yeniden kendimizi küllerimizden var etme zamanındayız.
Bizler insanı derin dinleyen, duyduklarından hareketle düşündüren ve umutlu bir geleceğe doğru eyleme geçerek yol almalarını sağlayan yetkinliklere sahibiz. Bugün umudumuzu daha güçlü bir şekilde yeniden yeşertme, birbirimizi dinleyerek anlaşıldığımızı hissetme ve geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa etme günüdür.
Değerlerimize sahip çıkarak, egolarımızı sağlıklı yöneterek, daha olgun İNSAN potansiyelimize yolculuk yaparak ele ele, tek bir yürek olarak ufkun ötesine doğru azimle ve bir diğerimizden aldığımız güvenle ilerlemeye devam ediyoruz.
Dr. Zerrin Başer, MCC