Makaleler Öneriler

Her Seferinde Bir Konuşmayla Dünyayı Değiştirmek

Yazan: Burcu KARAÇAM / Profesyonel Erickson Koçu

Aman tanrım bugün de ne tuhaf şeyler oluyor! Daha dün her şey eskisi gibiydi. Acaba dün gece değiştim mi ben? Dur bakayım bu sabah uyandığımda aynı mıydım? Bir değişiklik duymuştum gibi geliyor. Ama aynı değilsem, değişmişsem yeni bir soru çıkıyor ortaya: Ben kimim o zaman? İşte asıl bilmece bu! Alice Harikalar Diyarında

Alice Harikalar Diyarında masalını bilmeyen yoktur. Günlerden bir gün küçük, meraklı bir kız olan Alice can sıkıntısından bunaldığı bir anda telaşla yanından geçen tuhaf giyimli bir tavşan görür. Tavşan randevusuna geç kalmamak için koştururken Alice de onun peşine takılır ve kendini bir tavşan deliğinden aşağı düşerken bulur. Değişim ve dönüşüm dolu, olağanüstü renkli bir serüvenin başlangıcıdır bu. Harikalar diyarının uçsuz bucaksız yemyeşil ormanlarında Absolem adındaki bilge tırtılla karşılaştığında “Sen de kimsin?” sorusuna verdiği cevap ise şöyle olur: “Ben de pek bilmiyorum efendim. En azından şu an için pek emin değilim. Aslında bu sabah uyandığımda kim olduğumu biliyordum ama o zamandan bu yana birkaç kez değiştim sanırım.” Tırtılın doğasında olan dönüşmek, değişmek ve yeniden doğmak Alice’in bilgelik yolundaki güçlü farkındalıklarıdır.

Alice Harikalar Diyarında, her ne kadar çocukların yaratıcı dünyalarında ve hayal güçlerinde gezinse de aslında bilinç ötesi yolculuğa davet eden, tam anlamıyla büyüklere yazılmış bir masaldır. Paradigmanın altüst olduğu bu yolculukta Alice dünyayı sorgularken kendi içsel keşifleriyle de buluşur. Yeni varlıklar, objeler ve kavramlarla tanışır. Farkındalık, öğrenmek, gelişmek, değişmek ve dönüşmek varoluşun kanıtlarıdır. Bu güçlü deneyimsel yolculuğun sonu ise sınırsız bir varoluşa çıkar.

Ben kimim?

Benim sınırsız yolculuğum da işte bu soruya yanıt ararken başladı. Kendi bilmecemi çözme isteğim, öğrenmeye karşı hiç bitmeyen merakım, değişim ve dönüşüme olan tutkum Koçluk’la tanışmamı sağladı. Koçluk eğitimi almak, yaşama dair derin bir iç diyalogu başlatmaktı. Her seferinde biraz daha kendi gerçekliğime yaklaşmak, o gerçekliği her seferinde biraz daha deneyimlemek ve daha çok sevmekti. Tümüyle hayatımın kontrolünü elime almak, güçlü bir varoluş için ayaklarımı yere sağlam basarken yeni olasılıklara ve heyecan verici fikirlere de açık olmaktı. Esneklikti. Daha derin ve odaklı düşünmek, sentezlemek, yaratmak ve üretmekti. Sonsuz sayıdaki olasılıkların farkına varmak, çözüm odaklı olmak, kendi potansiyelime daha çok inanmaktı. Kendimi keşfederken değerlerimle, hedeflerimle, hayallerimle barışık, daha kararlı, daha pozitif, içsel olarak uyumlu ve tümüyle bütünsel bir ‘ben’ olmaktı.

Seyahat etmeyi ve başlı başına yolda olma halini seven biri olarak benim için Koçluk eğitimiyle başlayan, değiştiren ve dönüştüren bu yolculuk elbette bir metaforun çok ötesinde anlamlar taşıyor. Yolda olmanın insanı hafifleten bir tarafı vardır. Egoları, ön yargıları, korkuları, dirençleri ve tüm negatiflikleri geride bırakırsınız. Merak ve keşfetme duygusuyla sadece yola odaklanırsınız. Hep ileriye, bir sonraki durağa ulaşmaya çalışırsınız. Vardığınız her fiziki nokta yol boyu kattıklarınızın sizi dönüştürdüğü yerdir aynı zamanda. Dinlersiniz, sorular sorarsınız, cevaplar ararsınız, düşünürsünüz, planlarsınız, harekete geçersiniz, gerçekleştirirsiniz. Sürprizlerle doludur yolda olmak. Hızlı ve en iyi çözümleri üretmeyi öğrenirsiniz. Her seferinde sınırları biraz daha aşmak için güçlü bir istek duyarsınız. Her yolculuktan +1 ile dönersiniz. Aynı insan olarak kalamazsınız, değişim vazgeçilmeziniz olur. İnsan olmanın en muhteşem halini en güçlü şekilde fark eder ve deneyimlersiniz.

Koçluk yolculuğu da ancak değişime, yeni deneyimlere ve keşiflere hazır olduğunuzda başlar. Nereye gitmek istediğinizi, ne kadar sürede gitmek istediğinizi ve nasıl gidebileceğinizi sadece siz belirlersiniz. Yöntemi her ne olursa olsun yol boyu hep gelişmek, zenginleşmek ve dönüşmek vardır. Hep bir adım ileriye gitmek!

“Tamamlanmayı” sağlayan ve sürekliliği olan bu dönüşümsel yolculukta her şey küçük bir soruyla başlar;

Neye ulaşmak istiyorsun?

Beyin mucizevi şekilde hiçbir soruya kayıtsız kalamaz. Sorular cevapları, cevaplar yeni soruları getirir. Düşünmeye başlarsın, sonra daha çok düşünürsün, derinlere inersin. İçsel yolculuğun engellenemez şekilde başlamıştır. Derin ve odaklı düşünmek bazen zor gelebilir, pes etmek isteyebilirsin ama vazgeçemezsin. Görsel beynini kullanmayı öğrenirsin, gelecek görüntüleri oluşturur, o görüntülerin içinde yaşarsın. Bazen o görüntünün içinde duyduğun bir sesin ya da hissettiğin bir duygunun peşinden gidersin. Ulaşmak istediğin yer bazen o görüntünün kendisi olur. Tam da istediğin gibi gerçekleştiğinde her şey, hayatına neleri katabileceğini ve o görüntünün de ötesine geçmek için neler yapabileceğini fark edersin. Seni harekete geçirecek değerlerinle tanışırsın. Değiştirmek, geliştirmek, ulaşmak istediğin her neyse sadece ona odaklanırsın. Kararlıkla sürdürmeyi; yolda olmayı ve yolda kalmayı öğrenirsin. Farkındalıklar kazanıp yeni hedefler belirlersin. Daha farklı, daha başka olanı ararsın. Planlamalar yapar, değişimi ve gelişimi sağlayacak adımlar atarsın. Kendi değişiminin ve dönüşümünün hem mimarı hem de tanığı olursun.

Bütün bunları yaparken sorumluk sana aittir. Koç ise yanında yürüyen iyi bir yol arkadaşıdır sadece. Tavsiye vermez, onaylamaz, yargılamaz. Çünkü en iyi koç ‘yok gibi olan’ koçtur. Eşit ve yetişkin iletişimi kurar. Dinler ve çok güçlü sorular sorar. Muhteşem insan potansiyelini ortaya çıkarmanı destekler, sahip olduğun kaynaklarla kendin için en doğrusunu yapacağını bilir. Ayna tutar sana; kendini tanır ve tanımlarsın. İçsel ritmini yakalarsın. Motivasyonun artar. Yaratıcı kapasiteni ortaya çıkarırsın. Daha çok özgürleşirsin. Kendine her seferinde biraz daha yaklaşırsın. Sadeleşir ve netleşirsin. İçsel kaynaklarını bilinçli olarak kullanmayı öğrenir, değişimin kaçınılmazlığını daha çok kavrarsın. Her seferinde başka bir insana dönüşürsün. Tüm kazanımların yeni düşünce ve yaşam biçimin olur bir süre sonra. Geliştikçe, değiştikçe biraz daha ötesini görmekten alıkoyamazsın kendini. Sonra ne mi olur? Bilgiyi, tecrübeyi, farkındalığı, değişimi paylaşmak ve çoğaltmak istersin. Biz içerisinde daha güçlü ‘ben’ler olsun, onlar da daha güçlü ‘biz’e dönüşsün istersin. Derken dünyayı dönüştürmeye talip olursun!.

Hayallerimin de ötesinde bir ‘ben’ ortaya çıkardığımda insanların yaşamına olumlu şekilde dokunmanın yeni tutkum olduğunu fark ettim. İnsan potansiyelini genişletmek, olumlu değerleri ortaya çıkarmak, çözüm odaklı yaklaşımı paylaşarak insanların daha mutlu bir yaşamı seçmesini ve deneyimlemesini desteklemek, daha iyi bir dünya yaratmaya bir koç olarak katkıda bulunmak! Bütünselliğe giden yolda her şey birey olmakla başlıyor. Sadece tek bir insanın bile daha çok farkındalık kazanmasını sağlamak, potansiyelini daha iyiye, güzele doğru kullanmasını desteklemek, değerleriyle bütünleşerek ama aynı zamanda bütünsel sistemle de uyumlu, esnek ve dengeli bir yaşama doğru giderken yol arkadaşlığı yapmak, ‘ben’den bize doğru giden yolda tüm bunların dünyaya yansımalarını izlemek paha biçilemez bir deneyim olur!

Türkiye’de ve dünyada zor zamanlardan geçtiğimiz bu günlerde geleceği daha güzel ve yaşanılabilir hale getirebilmek için değişim her zamankinden daha değerli. Bir koç olarak her gün dünyayı değiştiren konuşmalar yapmak ve bu değişimin bir parçası olmak da öyle.

Koçlukla gelen küçük değişimlerin, büyük sistemi Kelebek etkisiyle nasıl dönüştürebileceğini görmek sizce de yeterince ilham verici değil mi?