Siz hiç kendinize diğerlerinin gözü ile baktınız mı ya da bir kamera bakış açısından. Bu bir sineğin duvardaki konumundan bile olabilir. Yani kendi gözlerinizle değil de aslında başka bir gözle.
Peki ne gördünüz ?
Ben çok şey gördüm ve çok şey sordum kendime.
Daha önce hiç soramadığım sorulardı bunlar ya da sormaya cesaret edemediğim. Çoğu aklıma dahi gelmemişti bundan önce. Üzerinde durmayı çoktan haketmiş ancak hayat kargaşası içinde unutulup gitmiş sorulardı çoğu.
Benim koçluk yolculuğum yaşamı çok sorguladığım, kendimi keşfedip sınırlarımı daha ileriye taşımak istediğim işte böyle bir dönemeçte, Zerrin Hoca ile birlikte Denge Merkezinde başladı.
An geldi bu yolculukta hiç beklemediğim, ucu bucağı olmayan özgür düşüncelere sahip oldum. Zihnimi ve yüreğimi kendime açtım.
An geldi Marilyn Atkinson ’un da dediği gibi ‘olduğumdan daha fazla kendim olabilmek böyle oluyormuş dedim’ kendi kendime.
An geldi yaşam yolculuğumda ayakları sağlam yere basarak, farkındalıkla ve çevremdeki insanları da destekleyerek ilerlemenin verdiği hazzı iliklerimde hissettim.
Bunun ismi harekete geçmek, bunun ismi potansiyelini ortaya çıkarmaktı.
Yaşamın ne getireceğini, hangi sürprizle karşınıza çıkacağını bilemezsiniz. Bu sefer avuçlarımın içine bırakılan çok kıymetliydi.
İnsanın Kendi Uyanışına Şahit Olması…
Ben kimim sorusuyla başlayan ve ne istiyorum sorusuyla devam eden…
Ne kadar engeldim kendime, hayata geçirmek istediklerime? Kocaman bir yapılacaklar listesiydi hayat ve ben kaç maddesini başarıyla tamamlamıştım? Gerçekten zihnimi, beynimi ve ayaklarımı ben mi yönetiyordum yoksa bir başkası mı? Farkındalık denilen o sihirli kelime ne kadar giriftti hayatıma ve ben günlerimi ne kadar farkındalıkla yaşıyor, anlamlandırabiliyordum? İnsanlığa verebileceğim neler vardı?
Başladım sormaya. Daha çok sorgulamaya. En başta kendimle konuşmayı öğrendim ben bu yolculukta. Tuttum kollarımdan oturttum karşıma.
Nasıl bir insanım? Gerçekten olmak istediğim miyim?
Değerlerim ne? Ve ne kadarını hayattaki seçimlerimle besleyebiliyorum.
Tınısı bana bir ömür boyu eşlik edecek bir tutkum, bir hayalim, hayat amacım var mı?
Ne kadar başkoymuşum bu hayali gerçekleştirmeye?
İnsanlara ne kadar dokunabiliyorum? Onları ne kadar destekleyebiliyorum?
Hayat nasıl gelirse gelsin ne kadar çıkarabiliyorum her anın tadını?
Ne kadar güçlü olabiliyorum?
Oğlum büyüyor…Ne kadar yanındayım? Ne kadar eşlik ediyorum onun hayat keşfine?
Kararlarımda ne kadar istikrarlıyım?
Hayat denilen bu oyunda ne kadar iyi bir oyuncuyum?
Ve devam edip giden sorular…Bazıları ile ilk kez karşılaştığım, bazılarını hala cevaplayamadığım, bazıları içinse ciddi efor sarfettiğim sorular…
Bu soruların beni bıraktığı yerde yine kendimle göz göze geldim. Daha önce tanışmamış iki yabancı gibi. Uzun uzun seyrettim onu, insanın kendini dışardan gördüğü o bakışla. Başka gözle bakmaya çalıştım ona, duygularına, davranışlarına…
Bir soru ile başlamıştım ya siz hiç kendinizi dışardan farklı bir gözle gördünüz mü diye. İşte tam bu noktada bu yolculuğun size kattığı en önemli yetkinliklerden biri de bu oluveriyor bir anda. Kendi yönettiğiniz filmi izlemeye başlıyorsunuz. Hayallerinizle ilgili olasılıklar sinema salonundaymışçasına bol seçenekle sunuluyor ve size sadece alternatifleri değerlendirmek ve o yolda yürümek kalıyor.
Beyninizin bir mucizesi bu. Sadece yapmak istediğiniz şeyi zihninizde yaparken canlandırmanız yeterli. Hayallerinizi prova ediyorsunuz bir bakıma. Bu şekilde gerçekleştirmek istediğiniz hayalinizle ilgili tecrübe edinimine başlıyor ve ona bir adım daha yaklaşıyorsunuz.
Görselleştirmenin gücüne inanın! Kendinizi aslında olmak istediğiniz yerde hayal etmekle başlıyor herşey bu yolculukta. Birde içine bilinçli odaklanma ve yaratıcılık eklendiğinde beyninizin görsel ziyafeti karşısında nutkunuz tutuluyor. Sonrası eylemlerde istikrara dönüştü mü yolunuzda engel mengel kalmıyor.
Koçluk yolculuğu öyle keyifli bir yolculuk ki devamlı keşif halindesiniz ve değişim kaçınılmaz. Hergün bu bakış açısıyla ne olmakta olduğunuza odaklanıyorsunuz, neyin üstesinden geldiğinize değil. Esin dolu bir yaşam sürmeye başlıyorsunuz. Her bir dokunduğunuz, desteklediğiniz insan sizi bir kahramanmış gibi hissettiriyor. Derin ve anlamlı bir hayata adım atarken farkındalıkla dolu günler sizi kucaklıyor.
Kendi uyanışıma şahit olduğum bu kıymetli günlerde ben bol bol şükrediyorum. Çünkü biliyorum ki bu yaşamın bana bir armağanı.
Yazan: Profesyonel Erickson Koçu, Beste Arısoy