Yazan: Tankut Topal
Profesyonel Erickson Koçu
Sana tavsiye verecek bir koç var mı açıkçası bilmiyorum (konu neydi ki?J). Ama tavsiye vermesi için daha başka profesyoneller bulman daha olası. Neden mi? Dur açıklayım…
Hepimizin karar almakta zorlandığımızda, hayatımızı düzene sokmak istediğimizde, yol ayrımlarında ve muhtemel zorluklarda yardım alma ihtiyacı olur. “Ah biri bana bir yol gösterse, birinden bir akıl alsam da şu işi kolaylıkla çözsem” der dururuz.
İşte tam da bu noktada bir koçtan tavsiye almaya karar verirsen durup bir daha düşünmeni öneririm. Her ne kadar koçluk teriminin içeriği günümüzde farklı kavramlarla doldurulmuş olsa da profesyonel bir koç tavsiye vermez. Sana tavsiye verebilecek olan ve üzerinde çalıştığın konunun bir uzmanı mutlaka vardır ancak o da sana danışmanlık veya mentörlük yapacaktır. Bu danışmanlığı ve mentörlüğü koç yapamaz mı peki? Pekala yapar;ancak onun uzman olduğu konuyla ilgili ilerlemek,gelişim kaydetmek istiyorsan…O zaman da koçluk şapkasını bir kenara bırakıp danışman veya mentör şapkasını giyer. Bir kimsenin her konuda bilgi sahibi olamayacağını, uzmanlaşamayacağını biliyorken hayatına, işine, kararlarına vegeleceğine bir koçun yön vermesini beklemek sence ne kadar mantıklı?
Peki, tavsiye vermeden gelişim sağlamana nasıl yardımcı olacak ki bu koç? İşte işin en enteresan yeri burası; düşünmen gerekecek. Baya enine boyuna, en derinine kadar düşünmekten, odaklı düşünmekten bahsediyorum. Çok kolay görünmüyor, değil mi? Bu noktada da seni düşündürecek olan kişi işte o koç. Sorularıyla en önemli, en odaklanman gereken yere seni götürüp iyice oralara bakmanı sağlayacak. Balık vermediği gibi balık tutmayı da öğretmeyecek sana. Eğer hiç koçluk almadıysan ilk bir iki seans süresince derin düşünmek biraz zor ve değişik gelebilir. İşte o noktada farklılaşma ve farkındalık başlıyor olacak. Gözün aydın…
Tavsiye vermeyip ne yaptığımızı anlatmadan önce neden tavsiye vermediğimizi anlatayım. En temelde, koç bir yol arkadaşıdır. Koçluk ilişkisi yetişkin-yetişkin iletişimi ile başlar ve devam eder. Her ne üzerine düşünmek ve neye ulaşmak istiyorsan koç seni destekleyecektir. Dolayısıyla koçluk hizmetini herkes alabileceği gibi, işini hakkıyla yapan profesyonel bir koç da herkese koçluk hizmeti verebilir. Sadece kişinin koçluk almaya hazır olması ve sağlıklı düşünebiliyor olması yeterlidir. (Eğer koçluk alan kişi mental ilaçlar kullanıyorsa, psikolojik olduğu düşünülen veya çoğunlukla geçmişe yönelik bazı problemler mevcutsa o zaman koçluk tek başına yeterli olmayabilir; ki koç bu konuda gereken öneriyi yapacaktır). Yani bu kadar geniş bir perspektifte tavsiye verebilecek tek bir kişi var mıdır bilmiyorum. Düşünsene hem evlilik yıldönümünde eşinin en çok hangi sürprize sevineceğini bilecek, hem de önümüzdeki yıl şirket karlılığını yüzde yirmi arttırabilmen için hangi personele nasıl hedefler koyman gerektiğini belirleyecek. Bu ikisini bilen ve tavsiyesine güvenebileceğin bir kişi varsa bence yakınında tut, bir gün mutlaka lazım olur.
Bizler koç olarak seni yok sayamayız, tam tersine seni dinleriz, anlamaya çalışırız ve seni parlatırız.Çünkü sen varsın, sağlıklı bir düşünce sistemine sahipsin. Senin için en doğru olana karar verecek olan yine sen olacaksın. Durumu kendi değerlerin ve hayatının içerisinde her yönüyle ancak sen değerlendirebilirsin. Ben sen olamam, dolayısıyla da senin kadar doğru adımlar atmam mümkün olamaz. Hayatının sorumluluğunu yalnızca sen almalısın. Merak etme yol arkadaşın bu süreçte sana hep yardımcı olacak. Belirli konu ve çerçevede tavsiyeye ihtiyacın olacak noktalar illa ki çıkacaktır ama o zaman da koçluk seansından çıktığında kimden ne üzerine tavsiye alacağını belirlemiş olacaksın.
Bir koç seni istediğin konu üzerinde odaklı düşündürebilmek için eğitilmiştir. Seni analiz eder, dinler, düşündürür, destekler, motivasyon kazandırır, farkındalık yaratır ve konuya her yönüyle bakmanı sağlar. Bunların tamamını yapabilmek için aldığı eğitimin yanında kullandığı birçok araç da vardır. İşin güzel yanı da şu; o araçları sonrasında sen de kendi başına kullanabilirsin. Karşılaşacağın sorular neticesinde bakış açının kalıcı bir şekilde değişmeye başladığını fark edeceksin. Devamında senin de durumlar ve olaylar karşısında sorduğun sorular ve düşünme şeklin değişecek. Daha farkında olarak hareket edeceksin. Koçlar olarak, zaman zaman ayna gibi karşında duracağız. Kendini görecek, bazen gururlanacak, bazen inceleyecek, bazen de şaşıracaksın. Ama her ne olursa olsun hayatına ve seçimlerine müdahale etmeyeceğiz. Hayatında veya hayatının belirli bir kısmında ne istediğini soracağız sana, hem de en ince ayrıntısına kadar. Emin ol konu ne olursa olsun ne istediğini biliyorsan zaten yola çıkmışsın demektir. Bazen iş mülakatlarına girdiğimde adaylara soruyorum bir şirketten neler beklersin diye, cevap genelde ne istemedikleriyle ilgili oluyor. “Tamam, istemediğin o şey (her neyse) olmayacak. Geri kalan herşey senin için uygundur, doğru mu anlıyorum?” diye sorduğumda da “Yani aslında tam olarak öyle değil…” diyorlar. Ne istediğini bilmemekten kastettiğim tam olarak bu. Düşünce sistemimiz çoğunlukla istemediklerimize odaklı çalışıyor. Üç boyutlu bir uzay düşün. Olmayı istemediğin noktayı belirledin, peki. Uzayda o nokta hariç herhangi bir yerde olmak uyar mı sana? Yok… Tamam birkaç tane daha söyle olmak istemediğin yerlerden ( kooocaman uzayda iki üç nokta neyi belirleyecekse…). Oralarda olmamak seni ne kadar tatmin edecek? İstemediklerin üzerinde tek tek düşünmek yerine, tam olarak hangi noktada olmak istediğini ve o sonsuz uzaydaki yerini belirlemek daha faydalı olmaz mıydı? Bir de en büyük çelişki ne biliyor musun?Beynine istemediğin şeyi söylediğin anda hep bir gözü o tarafa bakıyor; “Koşarken tam da düşmeyim diyordum ki, kendimi yerde buldum”. Senin de geçmişte yaşadığın böyle örnekler vardır eminim. “Şu dersten kalmamam lazım”, “onun yüzünü bir daha hatırlamak dahi istemiyorum”, “patron bugün de beni azarlamaz inşallah” gibi gibi…
Öğrencilik hayatını bir gözünün önüne getirmeni istesem… Ders çalışman gerekirken onun yerine neler yaptığını düşün bir de…Hadi ama, itiraf et, biliyordun çalışman gerektiğini. Herkes sana söyledi bunu, ailen, öğretmenlerin, arkadaşların… Hem de sana en çok değer veren insanlar, sonuna kadar güvendiklerin söyledi. Neydi peki seni o masadan uzak tutan? Bugünkü bilincin olsa daha fazla çalışmaz mıydın? Ne için çalıştığını bilsen ya da… Puan almak için mi çalışıyordun yoksa kendine güzel bir hayat kurmak için mi? Nasıldı o kurmak istediğin hayat? Hayalin ne kadar netti, ne kadar geniş bakabiliyordun? Kendini gerçekten ne kadar tanıyordun? Hangi güçlü yanların sana bu yolda destek olacaktı?
Televizyon karşısından kalkıp spor yapman için kimin tavsiyesine ihtiyacın var Allah aşkına?Ya da zamanın mı yok? Kim yaratsın sana zaman, kim yönetsin istiyorsun zamanını, kim geçsin direksiyona? Sence ihtiyacın olan şey gerçekten tavsiye mi yoksa spora nasıl zaman ayıracağını, sporun sayesinde nasıl bir bedene, sağlığa, yaşam kalitesine kavuşmak istediğini düşünüp tam da o yolda ne tür adımlar atacağını belirlemek mi?
Emin ol sandığından çok daha fazlasını biliyorsun ve büyük bir hazineye sahipsin. Ancak sen ne zaman bir şeyi gerçekten isteyip iç motivasyon kazanırsan o hedefe ulaşman ancak o zaman mümkün olacak. Aksi halde bahanelerde ve dirençlerdetakılman daha olası…
Yani diyeceğim o ki, ben soru soracağım, sen de bunun karşılığında iyice düşünüp cevabı ararsan (bak bulursan demiyorum)hayat senin için daha önce olduğundan daha farklı olacak.
Başlıktaki soruya gelirsek… Var, ben varım. Koçluk almanı şiddetle tavsiye ederim! J
Son soruyu ise sana bırakıyorum:
Hayatında olmasını istediğin o şeyin de aslında bir yerlerde seni aradığını biliyor olsan, seni fark etmesi için neler yapar, nelere izin verirdin?