Makaleler Öneriler

Bir Sihirli Değnek ile Geziyorum Artık

sihirli değnek

Uzun yıllardır kurumsal firmalarda yöneticilik yapan biri olarak; yoğun bir iş temposu ve koşturma içerisindeyken, trafikte kaybettiğim zamana üzülüp, spor yapmaya dahi vaktim yok derken; pandemi ile değişen dünya düzeni herkes gibi beni de evden çalışmaya mecbur etti. Ben dönüp baktığımda; kaygı ve panik içerisinde olmakla birlikte o günleri hiç kötü hatırlamıyorum aslında. Aksine trafikte olmak yerine bana kalan fazladan bir kaç saat, sürekli bölündüğüm ofis ortamı yerine evimin salonunda kapıyı kapatıp çalışmanıngetirdiği sakinlik ve çocuklarımın yan odada sağlıklı ve güvende olduğunu bilmenin verdiği huzur ile olsa gerek; kendimi tanımak ve geliştirmek için içimde bir merak uyandı

Bu süreçte karşıma çıkan bir çok uzaktan eğitime katılmamın yanı sıra, kendime alan açmak için başladığım çeşitli farkındalık çalışmaları da oldu ve yine bir gece bu çalışmalardan birinde, kızımı uyuturken telefondan kulaklıkla sessizce dinlediğim bir çalışmada, hayat beni hediye verir gibi bir Erickson koçu ile bir araya getirdi. Koçluk nedir bilmediğim, daha önce sadece duyduğum ama faydasından hiç haberdar olmadığım bir zaman olsa da, içimdeki sonsuz öğrenme ve gelişme merakıyla, çalışma biter bitmez bir ön görüşme yapmak için bu koça mesaj attım. Sanki evren bizim için çalışıyordu ki, hızlıca ikimize de uyan bir zaman dilimi bulabildik ve işte o gün başladı benim koçluk yolculuğum…

Koçluk nedir, nasıl yapılır diye anlattı, o anlattıkça ben dinledim, ben kendimi anlattıkça o dinledi ve bu tam bana göre diyip hızlıca başladım koçluk almaya. Aslında kısa bir ön görüşme ile başlayıp uzun bir yolculuğa dönüşecekti benim için, o zaman bunun farkında değildim.

Koçluk alırken ben, tam istediğim gibi; önce kendimi tanıdım, farkındalıkla kendimi buldum, bulduğum kişide bilmediğim ve hatta daha önce fark etmediğim isteklerin, hayallerin, duyguların varlığını keşfettim ve hatta daha da önemlisi bu istek ve hayallerin tümüne ulaşma potansiyelimin mevcut olduğunu gördüm.

Hem evde hem işte sürekli bir şeyleri yetiştirme ve yönetme çabası içerisindeyken, aslında daha yaratıcı, daha dingin,
daha ne istediğini bilen, daha kontrollü, ve çünkü daha farkında oldum. Böylece daha da iyi yönettim hayatımdaki her şeyi. Bu ilerleyiş, sadece ben ve yakın çevremle de kalmadı,
yine tam istediğim gibi iş hayatıma, yöneticilik ve liderlik becerilerime de yansıdı, daha başarılı oldum, ve daha fazlasını da yapabileceğimi artık biliyordum. Yaklaşık bir yıl düzenli koçluk aldıktan sonra, bir anda aklımda parlayan bir yıldızcasına; ben neden koçluk eğitimi almıyorum ki dedim kendime. Hep istediğim liderlik yolunda kendime vereceğim en güzel ödül bu olmaz mıydı? Tüm koçluk eğitim firmaları ile görüştükten, her şeyi detaylıca öğrendikten sonra, ben de Erickson’da karar kıldım ve iyi
ki de böyle yapmışım.

Koçluk eğitimi alan bir yönetici olarak, pek çok liderlik becerilerimi de bir üst seviyeye taşımayı hedeflemiştim ama eğitim başlamadan bunu yapabilir miyim diye hiç emin değildim doğrusu, yine de bu kararım beni sebepsizce içten içe o kadar mutlu ediyordu ki eğitimin başlamasını iple çekiyordum. Gerçekten de beklediğime değdi ve eğitim öyle konulara değindi ve öyle noktalara götürdüki beni; işte bunlardı aslında bir yönetici için olmazsa olmaz denecek ve onu lider konumuna taşıyacak özelliklerdi aslında. Peki neydi bunlar? Benim için eğitimin adeta içimize işlediği;

  • Bütünsel bakış açısı,
  • Akışta kalmak,
  • Derin dinlemek,
  • Güçlü sorular sorarak çözüme varmak,
  • Bugünden geleceğe ve hep olumlu bakmak,
  • dolayısıyla da daha yaratıcı olmak,
  • kendini bilmek ve kendine güvenmek,
  • karşımızdakinde de o güveni uyandırıp ve onun kendisine olan inancını buldurmak, büyütmek, tazelemek…
  • Sonuç odaklılık, hedefleri ortaya koymak ve de hedeflere giden yolda destek olmak,
  • ama kendi eylem planları ile kendinden sorumlu olmayı da başarmak,
  • ve daha etkili, sürdürülebilir şekilde iletişim kurmak, yeni beceri ve yetenekleri ortaya çıkarmak…

Tüm bunlar hem beni hem ekibimi hem de iş birliği içerisinde olduğum herkesi motive etmeyip de ne yapacaktı, ve bir şirket başka ne beklerdi iyi bir yöneticiden… Bunlar olmadan nasıl olacaktı hep istenen analitik düşünme ve yaratıcılık, aktif öğrenme ve proaktiflik, yada problem çözme becerisi ve stratejik düşünme yeteneği İşte bu yüzden
değil miydi artık sağ beynin önem kazanması, üzerine kitaplar yazılması. Koçluk eğitimi tam da bu noktada hayatımızı ve çalışma şeklimizi değiştiriyordu.

Tüm bunları yazmak kolay aslında, ama hiç koçluk deneyimlemeyen birine bunu anlatmak ve inandırmak zor, tam olarak yaşayan bilir dedikleri şey işte. Beni başka hiç bir şey, bir konuda bu kadar derin ve odaklı düşündürmedi bu zamana kadar ve aldığım eğitimle artık bunu başkalarının da yapmasını sağlıyor olmak en büyük mutluluğum. Zihnimi berraklaştıran, düşüncelerimi toplamamı sağlayan ve aslında tüm cevapların bende olduğunu bana fark ettiren bu süreç; şirkette mentorluk yaparak başladığım ama koçluk bakış açısıyla devam ettirdiğim süreci; onun hedeflerini bulması, hedeflerine giden yolu keşfetmesi, hedeflerine ulaşacak o adımları atması ve sonunda hedeflerine ulaşıp hayallerine kavuşmasını görmemle tamamladık, işte bundan daha güzel ne olabilirdi.

Sadece sıradan bir yönetici değilim, tüm çalışanların hayatına dokunan bir küçük sihirli değnek ile geziyorum adeta artık…

Benim için hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biri dediğim koçluk sürecini, işte tüm bu anlattıklarım nedeniyle herkese öneriyorum. İster koçluk al, ister koçluk eğitimi al ve hayatındaki değişimi gör diyorum! O zaman haydi hemen sor kendine “Şimdi değilse ne zaman?”


Yazan: Profesyonel Erickson Koçu / Nil Özcengiz

21.09.202