BİLGE ÖZTOPLU / KASIM 2012
Profesyonel Erickson Koçu
İnsandan sonra özdönüşümü başarabilen varlıklar: Tırtıllar ve Kelebekler
Erickson koçluk eğitime başlarken beyaz renkli bir kozanın içinde olan bir Tırtıl Koç’un, dönüşümsel yolculuğu sonunda rengarenk bir Kolektif Kelebeğe dönüşeceğini kendimdeki değişimlerden sonra çok daha iyi anladım. Bu eğitim süreci içinde olmak bile, kendi dönüşümsel yolculuğumun şifalandırılması için bir başlangıç!
Dönüşmek ne demek, başkalaşım nedir?
Yaşam döngüsünün ilk aşamasında döllenen kadın yumurtasının rahme yerleşerek bir insan yavrusuna dönüştüğünü biliyoruz. Dünyaya gelen biricik varlıkları hemen süt ile besliyoruz. Dişi kelebek ise iğne başı kadar olan yumurtasını bir yaprağa bırakıyor. Birkaç gün sonra kırılacak bu yumurtaların sürekli yaprak yemeğe ihtiyaçları oluyor. Fiziksel olarak farklı benzerlikler taşıyoruz. Ya bu dönüşümsel yolculuklarda kazandıklarımız, farkındalıklarımız, dönüşümümüz?
Yok aslında bir farkımız, aslında hepimiz bir bütünün yüce varlıklarıyız…
Bazılarımız kozasının içinde soru sorulmayı bekleyen, hedefini belirleyememiş, korkularını aşamamış, kendisine hiç odaklanamamış, kolaymış ama gözünde hep zorlaştırmış, zorluklar karşısında nasıl yaparım sorusuna cevap aramış tırtıllarız. Birçoğu bir varmış bir yokmuş misali, kozasını örmüş durmuş, hayat nasıl geçmiş? Belki de hiç hayat olmamış, kim bilir! Kozadan çıkınca ne yer belli olmuş, ne gök. Kelebeğin renkleri solmuş, oysaki solan ruhlar imiş renkler değil.
Tıpkı Yunus Emre’nin söylediği gibi, “Ölür ise ten ölür Canlar ölesi değil”
Tırtıl Koç olarak Erickson eğitimi süreci ile kozanın dışındaki ağacın içinde saklanmış kameradan kendime bakıyorum. Karşımdaki aynaya yansıyan bir projektör ile aydınlanamıyorum.
- Şimdi ve burada, bu günden itibaren geleceğe baktığında kendinde neleri değiştirmek dönüştürmek istersin?
- Neleri yaparsan seni farklı kılar?
- Yaşantında olmasını düşündüğün değerlerinin senin için önemi nedir?
Tüm bu doğru sorular ile kendime döndüğümde muhteşem farkındalıklar ile ansızın içsel dönüşüm tornasına girmeye başlıyorum. Sadece doğru sorular ile metot güçlü bir şekilde yüksek devirli bir makine gibi içsel, düşünsel ne varsa beynimi harekete geçiriyor. Bir görsel beyin devinimi ki tadına varılmaya görsün. Unuttuğumuz, hatırlamaya korktuğumuz ne varsa, bir oyun gibi kendin ile tanışma, buluşma ve gülümseme ile varlığımı gerçekleştirmeye başladığım süreçlere balıklamasına giriyorum. Yaprağın üstündeki tırtılım. Güvenle kozanın içinde sürecimi tamamlamaktan yanayım. Sindire sindire, renklerimle kostümlerimi boyuyorum, heyecan ile hazırlanıyorum.
Olumlu olumsuz tüm yanlarım ile ben bir TIRTILIM, tam ve bütünüm, değişimin kaçınılmaz olduğunu kabul ediyorum.
Kendisi de dönüşmüş, bu yollardan geçmiş rengarenk YOL ARKADAŞIM var. Sadece, potansiyelimi bana hatırlatacak, beni kendi özkaynağıma yakınlaştıracak, yeni misyonumu onunla paylaşmaktan keyif alacağım kişi. Zaten pozitif niyet taşıyorum, kozamı yapabileceğimin en iyisi ile örüyorum. Şimdiden geleceğe niyetimi koyduğum her şeye iç dinamiklerime bağlanarak varmak istiyorum.
Yol arkadaşım ile aynı kozanın içinde dans etmeye başlıyorum. Onun da benden farkı yok. Ne eksik, ne fazla, ne psikolog, ne terapist. Ne sorgulayıcı, ne yargılayıcı. Hiç tavsiye vermiyor, öneride bulunmuyor. Yahu söyle kozanın içinde nereyi dikeyim sökeyim, öreyim? ÇIT yok. Nötr… Doğru sorularla doğru yerdeki uygun ses tonu ile benim kendime odaklanmamı sağlıyor. Keyifli metotların içinde buluştuğum potansiyelimde bembeyaz parlak ipek ipliklerin arasında farkındalık ile düşünmeye, bilinçaltı – bilinç üstü cevaplarım ile yol arkadaşımın derin notları arasında sözlerimin peşine düşüyorum. Yakaladığım her farkındalık onun sayfalarında yer bulsun istiyorum. Coşuyorum, neşeleniyorum. Yol arkadaşım bana ayna tutuyor. Bu dingin saniyeleri, sessizlikleri seviyorum. Seanslar arası zamanda derin değişimler geçiriyorum. Her seferinde muhteşem potansiyelime kavuştuğumda, hedeflerime varabilme cesaretimi hissediyorum. Hatırlamak yeterli imiş, şimdi anlıyorum. Koçluk süreci ilerledikçe kendimdeki değişimleri fark ediyorum. Doğru kararlar alıyorum, paniğe kapılmıyorum, cesaretim var. En önemlisi kendime, yapabileceklerime olan inancım yüksek. Bana bir şeyler oluyor. Çevremdekiler de fark ediyor. Enerjim dengeli. Sakinim ve çok mutluyum.
Kozadan çıktığımda yetişkin bir kelebek oluyorum. Biraz nemli ve buruşuk olsam da, kozamdan aşağı sarkık vaziyette kanatlarıma kan pompalıyorum. İki saat sonra uçmaya hazırlanıyor, ardı sıra çözümlerimin farkındalığı ile hedeflerime bir an önce varmak istiyorum.
Bana ait Özgün Ben renklerim ile kendimi gerçekleştiriyorum. Varlığımı kabul ediyorum. Sürecim tamamlandığında pırıl pırıl renklerim ile doğanın güzelliğine kendimi bırakıyorum. Tüm evren ile bütünleşiyorum. Bir bütünün parçası olmak için değişimimin, kazandığım yeni misyonumun tadına varıyorum. Paylaşmak istiyorum. Bir Erickson Kelebeği oluyorum. Bir bütünün ve herkesin hayrına bu farkındalığımı ve kazançlarımı anlatıyorum. Merakla soruyorlar, ben sakinlikle anlatıyorum. Özgüvenim yüksek. Milton Erickson’un 5 meşhur kurallarını sıralıyorum. Her yol bu kurallara çıkıyor nasıl olsa. Rahatım. Demo istiyorlar, seve seve koşuyorum. Bireylerdeki kazanılan farkındalıkları, çözüm adımlarını görüp, duyup, hissettikçe aldığım ruhsal tatmin muhteşem ve keyif verici.
Bütünün hayrına hizmet için hazır olan, bireylerin hayatına katkıda bulunarak Kolektif bilincin isimsiz kahramanlardan sayılmayı bile teşekkür olarak kabul eden biz KOLEKTİF KELEBEKLER’in ömrü kısa olur diye üzülmeyin. Bireylerin yeni kazanımlarını, değişimlerini, kararlılıklarını, kendilerini yeniden oluşturduklarını gördükçe, bizlerin ömrü daha çok uzuyor. Birlikte hücreler gibi bölünerek çoğalıyoruz. Paylaştıkça büyüyoruz. Verdikçe artıyoruz.
Yunus Emre’nin sözü de bunu destekliyor: “Her DEM yeniden doğarız, bizden kim usanası?”
Koçluk alan her birey bir tırtıl misali dönüşümsel KOLEKTIF BİLİNCİN kelebekleri oluyorlar. Farklı kendine has renkleri ile mutlu ve çözüm odaklı bireylere dönüşüyorlar. Dönüşen her bir birey kendisinin dışındaki her bir varlığı pozitif etkiliyor ve bütünsel yaklaşım ile kolektif bilince de doğru orantılı olarak çok katkıda bulunuyorlar.
Ormanın temiz havasında doğa ile iç içe geçmiş, altın sarısı renkli kelebeğin şarkısı ile hep birlikte demleniyoruz.
Şimdi ve bu anda bizimle bu sakin ve dinginlik diyarlarında uçmaya ne dersiniz?